Üzümün diyalektiği alıcın çenesi ekmeğin sabrı...
Çarşı pazarda dolaşıyorum. Üzüm yetmiş, kiraz elli, peynir ortalama yüz otuz lira. Zeytini, inciri, kayısıyı anmıyorum bile. Onlar da kolayca sıraya girerler her şey gibi aslında bu kâbus...
Çarşı pazarda dolaşıyorum. Üzüm yetmiş, kiraz elli, peynir ortalama yüz otuz lira. Zeytini, inciri, kayısıyı anmıyorum bile. Onlar da kolayca sıraya girerler her şey gibi aslında bu kâbus yarışında. Sebzeler, meyveler, ekmekler hiç bu denli utangaç olmuş muydu? Sanki onlar üzerlerine basılan rakamlardan hicap duyuyorlar. Büyüdükleri toprakla üzerlerine basılan fiyatlar arasındaki çelişkinin âdeta farkındalar. Bunları ekonomik birer veri, rakamsal birer gösteri olarak görenler olacaktır. Onlara göre insanın kıymet derecesi bu nimetlere el uzatma gücüne göre belirlenir. Ne ahlakın ne yaratıcılığın ne de varlığa anlam katan değerlerin bir hükmü vardır. Öyle midir? Üzüm yetmiş, kiraz elli, peynir yüz otuz rakamıyla karşılandığı zaman asıl kıymetini mi bulur? İnsanı insandan ayıran çizgi satın...