Yakınlaştıkça bulanıklaşan...
Önce şaşırıyor, kararsızlık geçiriyor, şüpheyle başımı geri alıyorum. Bu beklenmedik bulanıklaşma bir an korkutuyor hatta beni. Daha dün, değil bu mesafeden, daha, daha da geriden sırt, kapak fark...
Önce şaşırıyor, kararsızlık geçiriyor, şüpheyle başımı geri alıyorum. Bu beklenmedik bulanıklaşma bir an korkutuyor hatta beni. Daha dün, değil bu mesafeden, daha, daha da geriden sırt, kapak fark etmez, irili ufaklı her yazılanı okur, şak diye her şeyi yerli yerine oturturdum. Şimdi, bugün, ‘Bunal..Yaşa…Kül…’ O ne? Hangisiydi bu? Peki şu sağdaki ‘Ya/…’ Allah Allah. Anladım, İzi de, İz M. Diğeri, ‘…tıcılık.’ Olmayacak. Nerede şu yakın gözlüğüm. Tamam. Buldum. Nermi Uygur’muş, Bunalımdan Yaşama Kültürüne, Ya /Ya da, Soren Kierkegard. Bu da, Philippe Petit, Yaratıcılık. Öteki daha kolaymış, Yılların İzi, Mahir İz. Yılların izi, özellikle mi karşıma çıkıyor bunların her biri? Birer bağımsız kitap olmaktan çıkıp mesaj mı veriyorlar?...