Dil ile yazı nereden ve niçin gelir?
Edebiyatın yegâne malzemesi dildir. Dil tanışmak, anlaşmak, yönetmek – yönetilmek, sair sosyal ilgi ve ilişkileri düzenlemek… için konuşma esasında zorunludur. Bu bağlamda konuşmak –İbnü’l...
Edebiyatın yegâne malzemesi dildir.
Dil tanışmak, anlaşmak, yönetmek – yönetilmek, sair sosyal ilgi ve ilişkileri düzenlemek… için konuşma esasında zorunludur. Bu bağlamda konuşmak –İbnü’l Arabî’nin söyleyişiyle– kendinden haber vermektir; susmak ise geçici olarak başvurulan bir seçimden ibarettir.
Yazı, konuşulanların maksat ve önemine göre kayda geçirildiği bir araçtır. Bu maksada göre dillerin ve yazıların yaratılışları ve nimet oluşları bakımından birbirlerine üstünlükleri yoktur.
Üstünlük ancak, konuşmada varlıkla ortak -çünkü her varlık kendi hakikatince mutlaka konuşur- yazmada tek yetki sahibi olan insanın, “el-Mütekellim”in varlığını ve kelâmını yüceltmesine göredir.
Diğer bir söyleyişle dilde ve yazıda üstünlük kelimeyi ve o kelimeyi söylemeyi / yazmayı mümkün kılan organları, dilin ve yazının ancak o organlara bahşedilen nur ile mümkün olduğunu idrake tabidir. Nitekim konuşamamanın dilin, yazmamanın elin yokluğundan olmadığını herkes bilir; nice dil vardır ki nur verilmediği için konuşamaz, nice el vardır ki nuru olmadığı için yazamaz.
Hâl böyle olunca dil konusu, her şeyden önce din konusu olarak somutlaşır ve her şeriat...