Eserin yaratılma talebi
Ahmet Avni Konuk (v. 1938), Füsûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi’ni 1915-1928 yılları arasında yazmıştı.Martin Heidegger (v. 1976), ilk şeklini 1935 yılındaki bir konuşmasının oluşturduğu, Sanat...
Ahmet Avni Konuk (v. 1938), Füsûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi’ni 1915-1928 yılları arasında yazmıştı.
Martin Heidegger (v. 1976), ilk şeklini 1935 yılındaki bir konuşmasının oluşturduğu, Sanat Eserinin Kökeni’ni (Holzwege içinde) 1950’de kitaplaştırmıştı.
Bu zaman aralığında şahsiyet ve düşünce olarak birbirlerini tanıma ihtimali bulunmayan iki mütefekkirin, zikrettiğimiz kitaplarında, “sanat eseri yaratılmayı talep eder mi?” sorusuna, büyük oranda aynı cevabı vermeleri, ilkin ikisinin de metafiziği meşrep edinmeleriyle açıklanabilir.
Zikrettiğim sorunun ve ona iki mütefekkir tarafından verilen ortak cevabın başlangıcında ise İbnü’l-Arabî bulunmaktadır. Onun Füsûs’taki ilgili paragrafı, Ekrem Demirli çevirisiyle şöyledir:
“Doğa âlemi, tek bir aynadaki suretlerdir. Hayır! Doğa âlemi, farklı aynalardaki tek bir surettir.
“Burada, bakış açısının farklılaşması nedeniyle yalnızca hayret vardır. Bizim söylediğimizi anlayan kimse hayrete düşmez. Bilgisi çok olsa bile hayretin olmayışı (idrak) aracı(nın) özelliğinden kaynaklanır. Araç ise ayn-ı sâbitenin ta kendisidir. Hak (a’yân-ı sâbite anlamındaki) araçta, tecelligâhta çeşitlenir. Bu durumda, O’nun hakkındaki hükümler çeşitlenir. Böylece Hak, her hükmü kabul eder. O’nun hakkında hüküm veren ise tecelli ettiği tek hakikattir ve bundan başka bir şey de yoktur.” (Kabalcı Yayınları, İstanbul 2006)