‘Hatırlama varlıktır, unutma ise yokluktur.’
Apaçık olarak ifade edilmiş bir hususu yeniden açıklamanın onu karıştırmaktan başka bir sonuç doğurmadığını okur-yazarlık tecrübemizle bildiğimiz için, kimi yazılarımızda...
Apaçık olarak ifade edilmiş bir hususu yeniden açıklamanın onu karıştırmaktan başka bir sonuç doğurmadığını okur-yazarlık tecrübemizle bildiğimiz için, kimi yazılarımızda sözü doğrudan ehline bırakıyoruz.
Bugün de sözü unutma konusunu nisyan ve insan kelimeleri etrafında izah etmiş olan Taha Abdurrahman’a bırakmak istiyoruz. Naklimiz, onun Dinin Ruhu –Sekülarizmin Sığlığından İlahi Sözleşme ve Emanet Paradigmasının Enginliğine adıyla, Soner Gündüzöz tarafından bir telif zevkiyle tercüme edilmiş kitabının (Pınar Yayınları) ilk sayfalarıdır:
“Günümüzdeki insanın durumunu ne zaman etraflıca düşünsem ve konuyla ilgili derinlemesine kafa yorsam insandan daha unutkan bir varlığın olmadığı kanaatim daha da kökleşir.
Bu doğrultuda insanı tarif etmek bana bırakılsaydı ben onu unuttuğunu unutan varlık şeklinde tanımlardım. İnsan kelimesinin nereden türemiş olduğu hakkındaki kanaatimi ise (yakınlık ve alışkanlık anlamındaki) üns kökü yerine (unutmak anlamındaki) nisyân kökünden yana kullanırdım.
İnsan kelimesinin türediği kökün üns...