İbnü’l-Arabî’den seçilmiş sözler
“Bil ki söz inşa eden kişi, altın ve gümüş parçalarını alarak birbiri içinde eritip tek kalıba döken kişiye benzer.” diyen Delâilü’l-i’câz müellifi Abdülkâhir...
“Bil ki söz inşa eden kişi, altın ve gümüş parçalarını alarak birbiri içinde eritip tek kalıba döken kişiye benzer.” diyen Delâilü’l-i’câz müellifi Abdülkâhir el-Cürcânî (v. 1078), “Zeyd Amr’ı Cuma günü terbiye etmek amacıyla öyle bir dövdü ki” cümlesinde kelimelerin yekünüyle elde ettiğimiz şeyin, çoklarının zannettiği gibi birden çok değil, tek anlamı olan bir bütünden (mefhum) ibaret olduğunu söyleyerek, bizim mezkur sözü kelimelerin kendi anlamlarını ifade etmek için söylemeyeceğimizi belirtir.
Buna göre, ifade edilen ifadenin içinde var olurken, fiil /olay da anlamın kendisi olur (Deleuze). Dolayısıyla mefhum da anlamı içinde toplayan şey olarak, kendiliğinden oluşur. Diğer bir söyleyişle anlamdan maksat mefhum yaratmak değildir, ‘İfade edilebilen’ olarak anlama özel bir sûret giydirmektir.
Fütûhât-ı Mekkiyye’den (Ekrem Demirli çevirisiyle) bugüne kadar yapa geldiğimiz ve inşallah yapmaya...