Kadir Gecesi süstür, süsleyendir ve süslenendir
Arapça zyn kökünden zînet/ziynet , süs demektir. (Misalli Sözlük) Türkçe’de ise süs “1.Süslemeye, süslenmeye tarayan şey, bezek; 2. süsleme veya süslenme işi; 3. (mecaz) güzellik veren şey, güzelleştiren şey” demektir. (Köken Bilgisi Sözlüğü) Arapça zeynden tezyin (süslemek) ile tezyinat (yüzey süsleri/süslemeleri) bir sanat terimidir. Buna göre süsleme, örneksiz yaratan anlamında el-Bedî ismiyle Allah’ın yaratışındaki benzersizliğe; bu isimden pay almak ise sanata, sanatçıya nispet edilmiştir.
Arapça zyn kökünden zînet/ziynet, süs demektir. (Misalli Sözlük) Türkçe’de ise süs “1.Süslemeye, süslenmeye tarayan şey, bezek; 2. süsleme veya süslenme işi; 3. (mecaz) güzellik veren şey, güzelleştiren şey” demektir. (Köken Bilgisi Sözlüğü)
Arapça zeynden tezyin (süslemek) ile tezyinat (yüzey süsleri/süslemeleri) bir sanat terimidir. Buna göre süsleme, örneksiz yaratan anlamında el-Bedî ismiyle Allah’ın yaratışındaki benzersizliğe; bu isimden pay almak ise sanata, sanatçıya nispet edilmiştir.
Bu yanıyla süs/süsleme -zâhiri ve bâtınıyla- insan hâl ve eylemlerinin tamamını kapsar. Nitekim Semîn el-Halebî Elfâz’ında “[Ziynet, süs] ifadesi gerçekte, ‘ne dünyada ne de ahirette, hallerinden hiçbirinde insana halel getirmeyen şey’ anlamına gelir. Sadece bir durumda kişiyi bezeyen, süsleyen bir helalden başka bir şey değildir.” diyerek bu bağlamda ziyneti a) ilim ve güzel inançlar türü ruhsal süs; b) güç, kuvvet ve boy pos gibi bedensel süs; c) mal, makam, mevki gibi dıştan gele süs” olarak üçe ayırmıştır. Öte yandan bunların zıtları da (cehalet, itaatsizlik, hicapsızlık, kibir, böbürlenme, zan, vesvese, vehim, nifak…vb.) süs(le[n]mey)e – şeytana ve nefisteki azgınlığa nispetle- dahil edilmiştir.
Bu çift yönlülük, “Bilin ki Allah’ın elçisi aranızdadır. Birçok durumda o sizin dediklerinizi yapsaydı işiniz kötüye giderdi, fakat Allah size imanı sevdirdi ve onu gönlünüze sindirdi (ve zeyyenehu); inkârcılığı, yoldan çıkmayı ve emre aykırı davranmayı da size çirkin gösterdi (ve kerrahe). Allah tarafından bahşedilmiş bir lütuf, bir nimet olarak doğru yolu bulmuş olanlar işte onlardır (bu vasıflara sahip olan sizlersiniz). Allah her şeyi bilmekte, yerli yerince yapmaktadır.” mealindeki ayette (Hucurât, 49/7-8) birlikte ifade edilmiştir.
İyi hâl ve amele mekân olmaları bakımından vakitler de süs(le[n]mey)e tahsis edilmişlerdir. Bu vakitlerden kimileri bizatihi (seher vakti gibi) süs, hidayete erdirilme anı gibi süsleme ve oruç vakti gibi süslenme iken bazılarına da bu üçü birden yüklenmiştir ki, nasipse yarın gece idrak edeceğimiz Kadir gecesi bunlardan biridir.
Kadir sûresinin “Biz onu (Kur’ân’ı) Kadir gecesinde (leyleti’l-kadri) indirdik. Bilir misin nedir Kadir gecesi? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. O gece melekler ve ruh, rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik (selamun) doludur.” mealindeki ayetlerine göre Kadir gecesi, bu gecede indirilen Kur’ân’ın bilgi anlamında ışıtan, aydınlatan olarak nûr olmasıyla süs ve aynı zamanda kainatın süslerini ortaya çıkarmasıyla da süslemeleri gösteren olarak aslî (gerçek) nûrdur. İbn Arabî’nin söyleyişiyle karanlık gözü değil görüneni örter. Böylece Kur’an nûruyla görünürlüğe girme yani bilgilenmeye konu olma ancak Kadir gecesini ışıtan Kur’ân nûruyla mümkün olabilmektedir.
Fahreddin er-Râzî’nin Miftâhü’l-Gayb’ındaki “el Kadru, kadere - yakduru ifâdelerinin mastarıdır. Kadren ki, bununla, Allahu Teâlâ'nın, onaylayıp yürürlüğe koyduğu şeyler kastedilmektedir. Çünkü Cenâb-ı Hak, ‘Muhakkak ki biz, her şeyi bir takdir ile yarattık...’ (Kamer, 54/49) buyurmaktadır. el-Kaderu ile el-Kadıru aynı anlamdadır. (…) Vâhidî şöyle der: ‘Arapçada el-Kadru, takdir anlamındadır. Takdir ise, bir şeyi ne fazla ne de eksik olmaksızın, başka bir şeyin dengi, onun misli kılmaktır.” şeklindeki kaydından hareketle, her şeyin kendi şeyliğine uygun bir yaratışı kabul ettiğini söylemeliyiz.
Dolayısıyla Kadir gecesinin “bin aydan hayırlı” kılınması Kur’ân nûruna zarf kılınması nedeniyledir. Zira hayırda (süste) müştereklik esasıyla mazrufu değerli olanın zarfı da değerli olur. Bu zarfa ise şehirlerin gülşeni olan Şehr-i Ramazan gibi bir vakit ancak mekân olabilir. Böylece Kur’ân nûru alemi (insanlığı), o nûr karar kıldığı Kadir gecesini, Kadir gecesi Ramazan’ı, Ramazan da diğer ayları süslemiştir.
“O gece melekler ve ruh, rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur.” İlahi hükmü nedeniyle bir süs olan ve süsleyen Kadir gecesi aynı zamanda bir süslenilendir de.
Meleklerin her iş için inip durmaları, emredildikleri işi işlemekle süslemeleri olduğu gibi inişleriyle de Allah’ın arzını bizzat süslemeleridir. Müminler onların bu inişine karşı zikirlerini, dualarını / ibadetlerini, Kur’an tilavetlerini ve kendi aralarında tebrikleşerek (selamlaşarak) gönül sevinçlerini bir süsle(n)me hâli olarak yukarıya yükseltirler. Böylece süs, süsleme ve süslenme birlikte gerçekleşir.
O halde Kadir gecesindeki İlahî süsü, melekî süslemeyi ve Allah’a kullukla süslenmeyi birlikte idrak edelim.