Karışık Düşünceler Defteri’nden
Okuruz, notlar alırız, bunların biriktiği her defter Karışık Düşünceler Defteri olarak, içinde söz yıldızları nın seyrettiği bize özel bir sema olur. Düşünsel bir boşluğu yaşadığımız anlarda veya hayatın ağır bir kütle gibi üstümüze çöktüğünü hissettiğimiz vakitlerde ya da sözü zorunlu olarak sessizliğe tevdi eden zulüm, kan ve acı zamanlarında bir başvuru kaynağımıza dönüşür Karşılık Düşünceler Defteri. Zira orada çok eskiden kaydettiğimiz ama hep yeni söylenmiş gibi duran söz yıldızlarından bazılarına
Okuruz, notlar alırız, bunların biriktiği her defter Karışık Düşünceler Defteri olarak, içinde söz yıldızlarının seyrettiği bize özel bir sema olur.
Düşünsel bir boşluğu yaşadığımız anlarda veya hayatın ağır bir kütle gibi üstümüze çöktüğünü hissettiğimiz vakitlerde ya da sözü zorunlu olarak sessizliğe tevdi eden zulüm, kan ve acı zamanlarında bir başvuru kaynağımıza dönüşür Karşılık Düşünceler Defteri. Zira orada çok eskiden kaydettiğimiz ama hep yeni söylenmiş gibi duran söz yıldızlarından bazılarına tutunarak yaşadığımız yeryüzünün ağırlığından, enginliğine ve sükunetine hayran olduğumuz semaya yönelme fırsatı elde ederek aklen ve ruhen açılıp rahatlarız.
Bugün mezkûr söz yıldızlarından birkaçını -köşe yazısı niyetine- paylaşacağım:
-Kimi zaman aydınlatmaktan aciz kalır güneş seni / ama bir mum aydınlatır. (Adonis)
-Chaung Tzu rüyasında bir kelebek olduğunu gördü ve uyandığında rüyasında bir kelebek olduğunu gören insan olarak mı yoksa rüyasında insan olduğunu gören bir kelebek olarak mı uyanacağını bilmiyordu. (H. Allen Giles)
-Hayat bir uykudur, aşk onun rüyası. (Alfred de Musset)
-Metaforun marifeti ya da zayıflığı kelimelerdedir. (Jorge Luis Borges)
-Rüzgâr lehçedir / tabiatta / ışıksa fasih dil. (Adonis)
-Hayata sordu: Ne zaman dost olacaksın bana. Dedi ki: Ölüm sanat dost olduğunda. (Adonis)
-Şu anda elimizdeki gerçek, hayat gücümüzün ötesinde yer alanlarla karşılaştırıldığında sınıfta kalır. Çünkü gerçeğin ayırt edici özelliği hayal edilemez olmasıdır. (Jacques Lacan)
-Güzel olan hiçbir şey yaşamdan ayrılmaz, yaşam da ölen bir şeydir. (Paul Valéry)
-İnsan bazı yaşlarında kavşaktaymış gibi olur. (Paul Valéry)
-Hiçliğin üzerine neyin resmini yapmak istiyorsun ki? (Paul Valéry)
-Dilin ucundaki ad, dilin kavrayamadığı şeye duyduğu özlemdir. (Pascal Quignard)
-Yazmak, yitirilen sesi duymaktır. Muammanın sözcüğünü bulmak için, yanıtı hazırlamak için zaman bulmaktır. Yitirilen dili bir daha aramaktır. (Pascal Quignard)
-Kalemler değerli, akıllı insanların akıllarının binek taşlarıdır. Kalem insanların parmak uçlarının beyan ve ifadesidir. Tekmil işlerin kıvamı, mülkün devamı iki şey ile kaimdir: Biri kılıç, biri kalemdir. Şu kadar var ki, kalem kılıçtan daha değerlidir. (İbn Mukaffa)
-Temel bütünlük, görünürdeki boşluktur. Tükenmez olandır yani. (Lao Tzu)
-Dilde hiçbir şey yoktur ki önce söz de bulunmamış olsun. (Émile Benveniste)
-En çok gerek duyulduğunda, değeri en az bilinen şey: öğüt! (Leonardo da Vinci)
-Yontu: Heyhat! Neler görüyorum? Yeniden çarmıha gerilmiş Efendimiz. (Leonardo da Vinci)
-Bütün bilimsel hipotezler ve felsefi görüşler, kozmosun ritmik nabzını dile getiren formülleri ve tanımları bulma girişiminden ibarettir. (Moisei Yakovlevich Ginzburg)
-Ahenk, ana gücün bir eserin alt-bölümlerinde tekrarından doğar. (August Thiersch)
-Yüzünün hayali göz gülşenine uğrayınca / gönül bakmak için göz penceresine gelir. (Hâfız)
-Zihinsel bir imge (hayal) ne kadar başka imgeyle birleşirse o kadar sık canlanır. Bir imge ne kadar çok başka imgeyle birleşirse onu canlandıracak nedenler de o kadar fazlalaşır. (Spinoza)
-Hakikat: Sözlük anlamı açısından, kendisinde her daim varlık olan ve değişmez olandır. Terim olarak anlamı tüm sıfat, zorunlu (yüklem) ve ilineklerin kendisine yüklenip, kendisiyle var olduğu bu şeylerin değişmesine karşın kendisi asli hali üzere kalıp değişmeyen ve dönüşmeyen şeydir. (Benzetme olarak) demişlerdir ki bu sıfatlar onu (hakikati) kapsayan kaptır, hakikat de onlarla sarılmıştır. (Saidüddin Fergânî)
-Bir şeyin ne ise o olduğuna onun özü diyoruz. Bir şeyin kökeni, onun özünün menşeidir. (Heidegger)
-Hakikat, görünüşlerin yarattığı beklentinin tersine çevrilmesi olarak dayatır kendini. (Jacques Rancière )
“Bilimin görevi, insanların aldatıcı temsiller içinde kaybolduğu söylenen bir dünyayı büyüsünden arındırmak değildir. Aksine ayık zihinlerin yavan bulduğu dünyanın aslında büyülü bir dünya olduğunu göstermelidir. Ve bu dünyayı meydana getiren gözbağı numarasını açığa çıkarmak gerekiyordur. (Jacques Rancière)
-Soyutlaştırmak özgürleşmek, çıkmazdan kurtulmak demektir. (Henri Michaux)
-Zarafet ve güzellik farklı şeylerdir: güzel kurallar sayesinde, ama zarafet kurallar olmadan hoşa gider. (William Hogarth)
-Frant nulla fides: Görünüşe güvenilmez! (William Hogarth)
-Görünür içine vücuduyla batmış olarak, kendisi de görünür olarak, gören gördüğünü ele geçiremez: Ona yalnızca bakışı ile yaklaşır, dünyaya açılır. Ve dahil olduğu bu dünya da kendinde değildir, ya da madde değildir. (Maurice Merleau-Ponty)
-En başa çıkılmaz özgürleşme süreci, kendimizi kendimizden özgürleştirme süreciyle ilgili olandır. (Terry Eagleton)