Kudüs ve kandil ve Mardin
Hz. Meymune, Peygamber Efendimizden Kudüs’ü sorduğunda ondan, “Orası haşir ve neşir yeridir. Oraya gidin ve namaz kılın. Oradaki namazın sevabı başka yerdekilerin bin katıdır” bilgisini almıştır.Hz....
Hz. Meymune, Peygamber Efendimizden Kudüs’ü sorduğunda ondan, “Orası haşir ve neşir yeridir. Oraya gidin ve namaz kılın. Oradaki namazın sevabı başka yerdekilerin bin katıdır” bilgisini almıştır.
Hz. Meymune, edindiği bilginin emri ihtiva eden kısmına uyulmasında güçlükle karşılaşılabileceğinden endişe duymuş olmalıdır ki, “Buna gücümüz yetmezse?” diye sorarak şu rahatlatıcı cevaba erişmiştir:
“Kandillerini aydınlatacak yağ gönderin. Kim bunu yaparsa, sanki oraya gitmiş gibidir.”
Ahir zaman şartları esasında, bu hadisteki yağ vurgusunu, Kudüs’ün kandili, kandilinde yağ ve fitil olmak şeklinde tefsirimiz mümkündür.
Zira İsrail işgaline bağlı olarak, Kudüs’te ikamet eden muvahhitlerin hayatında vuku bulan fiili zulmü, bundan kaynaklanan huzursuzluğu, korkuyu, gelecek endişesini vicdan sahiplerine iletme sorumluluğunu yüklenerek, onları Kudüs’ten haberdar etmek, Kudüs’te/ Kudüs’e kandil olmaktır.
Bu kandilin gerektirdiği yağ, Kudüs’ü yeniden muvahhitlerin şehri kılmak için yapılacak toplu kıyama kadar, fertlerin kendi gayretleriyle gerçekleştirecekleri fiillerden oluşacaktır. Bu fillerden kasıt Kudüs sevgisini, merakını, ilgisini diri tutmak için gereken dâhilî ve hâricî çabaların tümüdür. Ferdidir çünkü, Kudüs’e dair özel bir iyilik arayışı olmak esasında sınırlıdır; yobaz Yahudilerin örgütlü şiddetine karşı mülâyemeti, öfkeden gerilmiş yüzlerine karşı tebessümü ihtiva eder. Bu manada Kudüs’ün kandilinde yağ olmak, buğz ile yüklü olmaktır ve buğza neden olan olguyu da sürekli bir şekilde ısrarla ifşa etmektir.