Mimarinin metafiziği
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Ömer Lekesiz’in bugünkü (12.02.2022)’’ Mimarinin metafiziği ‘’ başlıklı yazısı.
Doğan Hasol, mimarlığı: “İnsanların yaşamasını kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme gibi eylemlerini sürdürebilmelerini sağlamak üzere gerekli mekanları, işlevsel gereksinimleri ekonomik ve teknik olanaklarla bağdaştırarak estetik yaratıcılıkla inşa etme sanatı; (…) yapıları ve fiziksel çevreyi tasarlama ve inşa etme sanat ve bilimi…” olarak tanımlar. (Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, Yapı Yayın, İstanbul 2005)
Bu tanımda, mimarlığın fizikle olan sıkı bağı vurgulanırken, sanat olarak nitelenmesiyle de metafizikle olan ilişkisi ima edilir.
“İma” diyorum, çünkü Bergson’un kelimeleriyle “…Bir realiteye, onu izafi olarak bilmek yerine, mutlak olarak malik olmanın, onunla ilgili bakış açılarına yerleşmek yerine bizzat kendisine yerleşmenin, onu analiz etmek yerine sezgisini elde etmenin ve nihayet onu her türlü sembolik ifadenin, tercümenin ya da temsilin dışında sezmenin bir yolu mevcutsa, metafizik bu yolun ta kendisidir.” (Metafiziğe Giriş, Trc.: Atakan Altınörs, Paradigama Yayıncılık, İstanbul 2011) Dolayısıyla, metafizik dendiğinde, fiziğin kendisini de içine alan, diğer bir söyleyişle fiziği doğrudan kendi tanımı içinde tanımlanabilir hale getiren bir ilimden söz ediyoruz demektir ki, bu da fiziğin öncelendiği yerde ancak ima yoluyla beyan edilebilir.