Ne tehlike biter ne de direniş şuuru
Aşağıdaki metni 12 Ağustos 2016 tarihinde yine bu sütunda yazmıştım. Aradan sekiz yıl geçti. FETÖ ile mücadele aynı sıcaklıkta sürüyor ve ona karşı teyakkuzumuz, vatan ve millete sahip...
Aşağıdaki metni 12 Ağustos 2016 tarihinde yine bu sütunda yazmıştım.
Aradan sekiz yıl geçti. FETÖ ile mücadele aynı sıcaklıkta sürüyor ve ona karşı teyakkuzumuz, vatan ve millete sahip çıkma şuurumuz da… Çünkü hakikatin özü değişmiyor, değişen bizim onunla kurduğumuz ilişkiler:
“Gezi eşkıya kalkışması ile şekillenmeye başlayıp, 17/25 Aralık seçim ayarlı darbe kalkışmasıyla birlikte varlığı daha somut biçimde hissedilmeye başlayan bir tehlikeyi bertaraf etmek, dışımıza düşürmek için çaba göstermek zorundayız.
Bu, zihinlerimizin vatanı koruma, milletin istiklaline ve istikbaline sahip çıkma refleksiyle kendisi şartlandırması karşısında, lüks, tali bir durummuş gibi görünerek işlevini içten içer sürdüren bir tehlikedir.
Diğer bir söyleyişle bu tehlike, zahiri olanla uğraşmak derdinde iken, batını kuşatan ve bu tabiatı itibariyle kuşatması hemen hissedilmeyen bir tehlike olarak zahiri de kendi etkisi içinde dönüştürebilmektedir.
Nedir bu tehlike?