Neden edebiyat yaparız?
Neden edebiyat yaparız sorusunu önceki yazımızda edebiyat arzusunun fıtrî olduğunu söyledikten sonra sormuştuk. Fıtrattan ne kastettiğimiz belirtmeden önce sorudaki “yapma” fiilinin şu iki manaya da gelebileceğini...
Neden edebiyat yaparız sorusunu önceki yazımızda edebiyat arzusunun fıtrî olduğunu söyledikten sonra sormuştuk.
Fıtrattan ne kastettiğimiz belirtmeden önce sorudaki “yapma” fiilinin şu iki manaya da gelebileceğini hatırlatmalıyız: 1-Edebiyatı kendi takdirimiz ve irademizle yaparız., 2-Edebiyat tıpkı bir yağmura tutulurcasına kendisine tutulduğumuz, maruz kaldığımız şey olarak yapılmasında aracılık ettiğimiz şeydir.
Bu iki manada edebiyatın, dünyadaki araçlarla ve salt bu dünya ile kayıtlı olarak yapıp ettiğimiz şey olması bakımından maddi; vârid, havâtır, fütûhat, şevâhid, levâih, bevâdî, tecelliyat, ilhâmat… şeklindeki tahakkuku bakımındansa manevî olduğunu söyleme imkanını elde etmiş olacağımız aşikardır. (İlgili kelimeler için bkz.: DİA, vârid maddesi)
Bu anlayışa göre fıtrat kelimesi de maddi ve manevî olanı birlikte ihata etmesi bakımından “Neden edebiyat yaparız?” sorumuz esasında merkeze oturur.
Fıtrat yarmak, ikiye ayırmak, yaratmak, icat etmek anlamındaki fatr kökünden isimdir. Mukâtil b. Süleymân ona yer aldığı ayetler üzerinden “Kendi zatını tazim etme; dirilten ve öldüren; hâlık; yarılma, çatlama, dürülme… anlamlarını vermiş ve Rum 30:30...