Önce tohumlar bozuldu
Ruh, kalp, nefs kelimeleri esasında kendini ve kendi ferdiyetlerinden yola çıkarak başkalarını bilme merakının kadim Çin’den Antik Yunana kadar ilk-el araştırmaların konusu olduğu bilinen bir şeydir. Sonradan ruhiyat...
Ruh, kalp, nefs kelimeleri esasında kendini ve kendi ferdiyetlerinden yola çıkarak başkalarını bilme merakının kadim Çin’den Antik Yunana kadar ilk-el araştırmaların konusu olduğu bilinen bir şeydir.
Sonradan ruhiyat başlığı altında toplanan ve zamanla ruhiyatın ilmi- nefs, ilmi- kıyafet, ilm-i suret… şeklinde alt dallara ayrılarak çeşitlendirilen söz konusu ilimlerin ortak noktası ise insanın dışına bakarak içini anlamak, fizikî suret ve hâllerinden ondaki gaybî özellikleri keşfetmektir. Son tahlilde bu bilgilerin bir nefs bilgisine, edebe ve ahlaka, talime ve terbiyeye bağlandığı yine herkesin malumudur.
Buradaki önemli ayrım, söz konusu ilimlerle uğraşanların ruhiyata konu ruh, kalp ve nefs kelimeleriyle kurdukları ilişkiye göre tahakkuk eder. Ruhun ne olduğunu bilmemekle ve hatta bunu dert edinmemekle birlikte, onu bir şekilde hak edilmiş bir özellik olarak görenlerin -maddiyyunun- ruhiyattan elde ettikleri sonuçlarla, bir gnostiğin, bir muvahhidin, bir şeriat ehlinin… ondan elde ettikleri -ve edebilecekleri- sonuçlar -kimi benzerlikleri taşısalar da- aynı değildir. Diğer bir söyleyişle insanı merkeze almaları bakımından ruhiyat araştırmaları, incelemeleri...