Siyonist bir tehdit olarak Arz-ı Mev’ud
HAMAS’ın, ABD-İsrail ablukasını yarmak için Gazze’de yaptığı harekata karşı Batı koalisyonca başlatılan savaşın bir soykırıma dönüştüğü malumdur. Siyonistlerin, bu...
HAMAS’ın, ABD-İsrail ablukasını yarmak için Gazze’de yaptığı harekata karşı Batı koalisyonca başlatılan savaşın bir soykırıma dönüştüğü malumdur.
Siyonistlerin, bu soykırımı Arz-ı mev’ud (vaat edilmiş yer) tahtında meşrulaştırmaya çalışmalarıyla, hatta bunu yeni katliamlar yapmak üzere bölge ülkelerine yayama teşebbüsüyle, konu siyaseten uydurulmuş bir Yahudi inanışı olmaktan çıkıp, dünya için çok yakın bir tehdide dönüşmüştür.
Aslında, semavi dört kitaptan biri sayıldığı için Tevrat’a karşı gösterilen genel saygı esasında ilk bakışta mümkün görülebilen Arz-ı mev’ud vaadi ya da ideali her şeyden önce “Hangi Tevrat?” sorusuna çarparak kendiliğinden geçersizleşmektedir.
Zira bugünkü Tevrat’ın Eski Ahit ya da Antik Tevrat olmadığı, bilakis onun Yahudi pragmatizmiyle tahrif edildiği, şimdikinin Hz. Musa’dan başlayarak sonraki nebilerin, hahamların verdikleri bilgilerin, öğütlerin de belli zamanlarda işlendiği genel bir İsrailoğulları tarihi olduğu kesindir.
Kur’an’da Tevrat’ın Hz. Musa’ya verildiğine dair “Davud’a da Zebur’u verdik.” (İsra 17/55) açıklığında bir ifadenin bulunmadığını da zikrederek, söz konusu kesinliğe göre, Tevrat alimlerinin ilgili...