Yolları bir yola koymak
Tarik (çoğulu: turuk/atruk), yol demektir. Yol olarak tarik’te bir problem yoktur; akıl ve idrak sahibi olanlar yürüdükleri yerin yol olduğunu bilirler. Ancak konu, tarikat manasında tasavvufta izlenen yol-lar olunca, yol tarikat olarak bir nispete...
Tarik (çoğulu: turuk/atruk), yol demektir.
Yol olarak tarik’te bir problem yoktur; akıl ve idrak sahibi olanlar yürüdükleri yerin yol olduğunu bilirler.
Ancak konu, tarikat manasında tasavvufta izlenen yol-lar olunca, yol tarikat olarak bir nispete dönüşür. Hem öyle bir dönüşür ki, Heidegger’in dünya – dünyasallık, zaman – zamansallık ayrımındaki gibi Tarikat olarak yollar da, yolsallık ayrımını hak eder.
Buna göre yol, varlığı ve anlamı kuşatılamaz –ve varlığa rağmen var olan– bir hakikat olarak, ondan her bir varlığın nasibine bir şeylerin bir şekilde düşmesiyle çeşitlenir. Aynı yolda yürüyen iki kişinin, birbirlerinden habersiz, o yolda hâl itibariyle –zihnen ve hayâlen– başka başka yolları yaşıyor/yürüyor olmalarındaki gibi.