Fransa-İngiltere final oynar
Dünya Kupası'nda yarı finalistler belli oldu... Fransa ile İngiltere kolay kazandılar. Belçika-Brezilya maçı, Arjantin-Fransa maçından sonraki en zevkli karşılaşma oldu. Hırvatistan ile Rusya arasında 120 dakika...
Dünya Kupası'nda yarı finalistler belli oldu... Fransa ile İngiltere kolay kazandılar. Belçika-Brezilya maçı, Arjantin-Fransa maçından sonraki en zevkli karşılaşma oldu. Hırvatistan ile Rusya arasında 120 dakika yüksek tempoda, inanılmaz bir mücadele vardı.
URUGUAY, başarılı takım savunması yapan kontrollü anlayışı iyi uygulayan ama hücüm gücü sınırlı bir takım. Cavani de olmayınca, sağlam takım Fransa karşısında ofansif açıdan etkisiz kaldı. Oyunu tutabiliyorlardı ama yedikleri golden sonra kolay teslim oldular.
İNGİLTERE, başarılı takım prensibiyle rakipleri bozmasına rağmen organize ataklarda pozisyon bulmakta zorlanan bir ekip. Başta Maguire olmak üzere duran toplarda ve yüksek ortalarda müthiş etkinlikleri var. İsveç hava toplarında kolay pozisyon vermeyen bir takım. İngiltere ilk yarı uzun süre pozisyon bulamadı. Ama yine bir duran topta İngiltere klasik gollerinden birini atıp maçı bitirdi.
BREZİLYA, Almanya ve İspanya'nın elenmesinden sonra 1 numaralı favori konumuna gelmişti. Maç öncesi bir fikir cimnastiği yaptığımda Belçika karşısında Brezilya'nın önemli handikapları vardı. Birincisi; Casemiro'nun cezalı olması... Ofansif ağırlıklı futbol oynayan bir takımda, iki kişilik pres yapan Casemiro'nun yokluğu ciddi kayıptı. İkincisi; Marcelo'nun sakatlık durumundan tedirgin olması. Çünkü tam hazır değildi. Önünde de Neymar'ın geriye yardımının zayıf olduğunu düşündüğümüzde bu kulvar Belçika için elverişli bir ortam yaratabilirdi. Üçüncüsü; teknik direktör Tite'nin pres yapması ve çapraz koşullardan başka bir katkı vermeyen Jesus'taki ısrarıydı. Halbuki Firmino pres yapan bir santrfordu, üstelik de Liverpool'da çok başarılı bir sezon geçirmişti. Bu maçta Brezilya için en kötü senaryo skor dezavantajına düşmekti, o da oldu. Mecburen erken risk alınca başta Eden Hazard olmak üzere Lukaku ve De Bruyne için karşı alandaki genişlik bulunmaz fırsattı. Hazard, mükemmel oynadı. De Bruyne, çok önemli katkılar verdi. Tabii ki bir de kaleci Courtois...
HIRVATLAR EURO 2008'İ ÇAĞRIŞTIRDI
Hırvatistan-Rusya maçında büyük heyecan vardı. Bir tarafta sistemi oturmuş, birbirlerini iyi tanıyan Modric ve Rakitic gibi önemli orta saha oyuncuları olan bir takım ve diğer tarafta kapasitesi çok sınırlı seyircisiyle bütünleşerek savaşan Rusya... Rusya Teknik Direktörü Stanislav Cherchesov'u çok takdir ettim. Müthiş hırslı ve inancını hiç kaybetmiyor. Takım uzatma bölümünde gol yiyor, yine de seyircisini ve futbolcularını coşturmaya çalışıyor. Bunun sonucunda da beraberlik golü geldi. Ama penaltılarla kaybettiler. Hırvatistan'ın son 2 maçını seyrettikten sonra aklıma EURO 2008 geldi. Bize 120. dakikada gol attılar. Biz 121'de beraberlik golünü atınca herkes şoka girmiş, penaltılarda başarısız olmuşlardı. Biz de yarı finale kalmıştık. Benzer olaylar bu sefer iki kere Rusya'da yaşandı. Danimarka karşısında 115. dakikada Modric penaltıyı kaçırdı. Başarılı kaleci Schmeichel, seri penaltılara moralli başlıyordu. Hırvat teknik adam ve futbolcular çok tedirgindi. Bu tedirginliklerinden dolayı iki penaltıyı yine Schmeichel kurtardı. Ama Danimarka'nın penaltıcıları çok beceriksizdiler. Rusya maçında da uzatmalarda Vida'nın golüyle öne geçtiler. Ama son dakikalarda beraberlik golü yiyince tekrar bir benzer olay oldu. Bu defa da yine Hırvatlar kazandı. Yarı finaller çok zorlu geçecek. Fransa- Belçika maçına tahmin yürütmek kolay değil. Ama 'Bir adım Fransa önde' diyorum. Hırvatistan beğendiğim bir takım ancak favorim İngiltere. Çünkü İngiltere fiziki açıdan güçlü. Kolombiya ve İsveç maçlarında hiç fiziki tahribata uğramadılar. Ama Hırvatistan iki tane 120'lik ve çok stresli maçlar oynadı. Bunun yansımasını yaşayacaklardır.
GÜVENLİKTE TAVİZ YOK
Organizasyon ciddi biçimde ve hatasız devam ediyor. Güvenlik tedbirleri üst düzeydi. Dün trenle Moskova'dan St. Petersburg'a geldim. Terminale girerken ciddi bir şekilde aranıyorsunuz. Yetmedi tren peronuna giderken ikinci bir ciddi aramadan geçiyorsunuz. Bu arada hiç kavgaya, gürültüye tanık olmadım. Tedbirlerin iyi alınmış olması kadar taraftarları da bu konuya çok dikkat ediyor. Ülkeleri kaybeden taraftarlar, üzüntüden ağlıyorlar ama taşkınlık yapmıyorlar. Artık dünyada futbolun çok önemli olduğu ama sonuçta bir oyun olduğu kabul edilmiş durumda. Dikkatimi en çok çeken, İspanyol taraftarlar oldu. Kulüp takımlarının başarısının verdiği doymuşluktan mı bilinmez, Dünya Kupası'na katılımları bir hayli az. Öyle ki İspanya-Rusya maçında parmakla sayılacak kadar az taraftarın olmasına şaşırdım.
ÇAKIR VE FAGANİ FİNAL YÖNETMEYİ HAK EDİYORLAR
Cüneyt Çakır ve yardımcıları yarı finalde mi yoksa finalde mi görev alacaklar, bunu göreceğiz. Alman hakem Felix Brych, çok erken gönderildi. Şimdi adaylardan Slovak Skomina, İspanyol Lahoz, İtalyan Rocci ve İranlı Fagani var. Avrupalı 3 hakemin Cüneyt Çakır'ın önünde olduğunu düşünmüyorum. Ama İranlı Fagani iyi bir hakem ve çok da iyi maçlar yönetti. Bekleyelim görelim.
URUGUAY, başarılı takım savunması yapan kontrollü anlayışı iyi uygulayan ama hücüm gücü sınırlı bir takım. Cavani de olmayınca, sağlam takım Fransa karşısında ofansif açıdan etkisiz kaldı. Oyunu tutabiliyorlardı ama yedikleri golden sonra kolay teslim oldular.
İNGİLTERE, başarılı takım prensibiyle rakipleri bozmasına rağmen organize ataklarda pozisyon bulmakta zorlanan bir ekip. Başta Maguire olmak üzere duran toplarda ve yüksek ortalarda müthiş etkinlikleri var. İsveç hava toplarında kolay pozisyon vermeyen bir takım. İngiltere ilk yarı uzun süre pozisyon bulamadı. Ama yine bir duran topta İngiltere klasik gollerinden birini atıp maçı bitirdi.
BREZİLYA, Almanya ve İspanya'nın elenmesinden sonra 1 numaralı favori konumuna gelmişti. Maç öncesi bir fikir cimnastiği yaptığımda Belçika karşısında Brezilya'nın önemli handikapları vardı. Birincisi; Casemiro'nun cezalı olması... Ofansif ağırlıklı futbol oynayan bir takımda, iki kişilik pres yapan Casemiro'nun yokluğu ciddi kayıptı. İkincisi; Marcelo'nun sakatlık durumundan tedirgin olması. Çünkü tam hazır değildi. Önünde de Neymar'ın geriye yardımının zayıf olduğunu düşündüğümüzde bu kulvar Belçika için elverişli bir ortam yaratabilirdi. Üçüncüsü; teknik direktör Tite'nin pres yapması ve çapraz koşullardan başka bir katkı vermeyen Jesus'taki ısrarıydı. Halbuki Firmino pres yapan bir santrfordu, üstelik de Liverpool'da çok başarılı bir sezon geçirmişti. Bu maçta Brezilya için en kötü senaryo skor dezavantajına düşmekti, o da oldu. Mecburen erken risk alınca başta Eden Hazard olmak üzere Lukaku ve De Bruyne için karşı alandaki genişlik bulunmaz fırsattı. Hazard, mükemmel oynadı. De Bruyne, çok önemli katkılar verdi. Tabii ki bir de kaleci Courtois...
HIRVATLAR EURO 2008'İ ÇAĞRIŞTIRDI
Hırvatistan-Rusya maçında büyük heyecan vardı. Bir tarafta sistemi oturmuş, birbirlerini iyi tanıyan Modric ve Rakitic gibi önemli orta saha oyuncuları olan bir takım ve diğer tarafta kapasitesi çok sınırlı seyircisiyle bütünleşerek savaşan Rusya... Rusya Teknik Direktörü Stanislav Cherchesov'u çok takdir ettim. Müthiş hırslı ve inancını hiç kaybetmiyor. Takım uzatma bölümünde gol yiyor, yine de seyircisini ve futbolcularını coşturmaya çalışıyor. Bunun sonucunda da beraberlik golü geldi. Ama penaltılarla kaybettiler. Hırvatistan'ın son 2 maçını seyrettikten sonra aklıma EURO 2008 geldi. Bize 120. dakikada gol attılar. Biz 121'de beraberlik golünü atınca herkes şoka girmiş, penaltılarda başarısız olmuşlardı. Biz de yarı finale kalmıştık. Benzer olaylar bu sefer iki kere Rusya'da yaşandı. Danimarka karşısında 115. dakikada Modric penaltıyı kaçırdı. Başarılı kaleci Schmeichel, seri penaltılara moralli başlıyordu. Hırvat teknik adam ve futbolcular çok tedirgindi. Bu tedirginliklerinden dolayı iki penaltıyı yine Schmeichel kurtardı. Ama Danimarka'nın penaltıcıları çok beceriksizdiler. Rusya maçında da uzatmalarda Vida'nın golüyle öne geçtiler. Ama son dakikalarda beraberlik golü yiyince tekrar bir benzer olay oldu. Bu defa da yine Hırvatlar kazandı. Yarı finaller çok zorlu geçecek. Fransa- Belçika maçına tahmin yürütmek kolay değil. Ama 'Bir adım Fransa önde' diyorum. Hırvatistan beğendiğim bir takım ancak favorim İngiltere. Çünkü İngiltere fiziki açıdan güçlü. Kolombiya ve İsveç maçlarında hiç fiziki tahribata uğramadılar. Ama Hırvatistan iki tane 120'lik ve çok stresli maçlar oynadı. Bunun yansımasını yaşayacaklardır.
GÜVENLİKTE TAVİZ YOK
Organizasyon ciddi biçimde ve hatasız devam ediyor. Güvenlik tedbirleri üst düzeydi. Dün trenle Moskova'dan St. Petersburg'a geldim. Terminale girerken ciddi bir şekilde aranıyorsunuz. Yetmedi tren peronuna giderken ikinci bir ciddi aramadan geçiyorsunuz. Bu arada hiç kavgaya, gürültüye tanık olmadım. Tedbirlerin iyi alınmış olması kadar taraftarları da bu konuya çok dikkat ediyor. Ülkeleri kaybeden taraftarlar, üzüntüden ağlıyorlar ama taşkınlık yapmıyorlar. Artık dünyada futbolun çok önemli olduğu ama sonuçta bir oyun olduğu kabul edilmiş durumda. Dikkatimi en çok çeken, İspanyol taraftarlar oldu. Kulüp takımlarının başarısının verdiği doymuşluktan mı bilinmez, Dünya Kupası'na katılımları bir hayli az. Öyle ki İspanya-Rusya maçında parmakla sayılacak kadar az taraftarın olmasına şaşırdım.
ÇAKIR VE FAGANİ FİNAL YÖNETMEYİ HAK EDİYORLAR
Cüneyt Çakır ve yardımcıları yarı finalde mi yoksa finalde mi görev alacaklar, bunu göreceğiz. Alman hakem Felix Brych, çok erken gönderildi. Şimdi adaylardan Slovak Skomina, İspanyol Lahoz, İtalyan Rocci ve İranlı Fagani var. Avrupalı 3 hakemin Cüneyt Çakır'ın önünde olduğunu düşünmüyorum. Ama İranlı Fagani iyi bir hakem ve çok da iyi maçlar yönetti. Bekleyelim görelim.
Maximin realist futbol oynadı
11 Kasım 2024 | 377 Okunma
İlk 8 avantajı artık kaçmaz
08 Kasım 2024 | 746 Okunma
Semih yerinde kendini buldu
07 Kasım 2024 | 263 Okunma
Agresif oynadı
04 Kasım 2024 | 542 Okunma
Kalitesiz bir karşılaşma izledik
29 Ekim 2024 | 302 Okunma
TÜM YAZILARI