Güzel Adam Süreyya
Bir kulüpten yöneticiler, teknik direktörler, futbolcular gelir geçer ama bir malzemeci, bir emekçi kalır ve o kulübün yaşayan tarihi olur. O kulüp Beşiktaş’tır, o adam ise her Beşiktaşlının...
Bir kulüpten yöneticiler, teknik direktörler, futbolcular gelir geçer ama bir malzemeci, bir emekçi kalır ve o kulübün yaşayan tarihi olur.
O kulüp Beşiktaş’tır, o adam ise her Beşiktaşlının tanıdığı, sevdiği, bağrına bastığı malzemeci Süreyya Soner.
Yılmaz Erdoğan’ın Beşiktaş aşkının meyvesi olan “Güzel Adam Süreyya” belgeseli bu şahane adamı anlatıyor.
Yönetmenliğini Gökçe Kaan Demirkıran’ın, müziklerini ise Cenk Taner’in yaptığı filmi, basın gösteriminde gözümü kırpmadan, zaman zaman kahkaha atarak, kimi zaman da gözyaşlarımı silerek izledim.
Ve salondan çıkar çıkmaz ilk aklıma gelen beni daha çocukken tribünlerde siyah beyaz aşkıyla tanıştıran,
Beşiktaş sevdası hiç sönmeyen babamı alıp filme götürmek oldu.
Vizyona girdiği ilk gün, yani yarın babamla birlikte bir kez daha izleyeceğim “Güzel Adam
Süreyya”yı.
Siyah beyaza adanan isimler, Metin Tekin, Ali Gültiken, Feyyaz Uçar’dan Fikret Orman’a, Gordon Milne’e, Les Ferdinand’a, Candaş Tolga Işık’a, herkes onu anlatıyor filmde.
Süreyya Soner kim mi?
35 yıldır takımın belkemiği...
Gordon Milne’den Ferdinand’a, Quaresma’ya Beşiktaş’a gelen her yabancıyla, tek kelime yabancı dil bilmediği halde kanka olmayı başaran...
İlk günden beri kar
kış demeden takımın yanında olan...
Her sabah 07.00’de işbaşı yapan...
Deplasmanda olduğu için iki çocuğunun da doğumunda bulunamayan...
Sürekli sahada olduğu için kimilerinin oyuna bir türlü alınmayan yedek futbolcu sandığı...
İnönü yıkılmadan önceki son üçlüyü çektirmesi için seyircinin stadı Süreyya diye inlettiği...
İşte böyle acayip bir adam Süreyya.
Bir Beşiktaşlı olarak onu uzaktan, tribünlerden izlerdim hep.
Ama bu belgesel sayesinde daha da yakından tanıdım.
Süreyya ile aynı takımı tutuy...