Enes’i neden kaybettik?
28 Şubat döneminin hararetli günlerinde, Şırnak’ın İdil ilçesinde, sanırım Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, bir klasik müzik konseri düzenlemişti. Yöre insanları, “Bizi...
28 Şubat döneminin hararetli günlerinde, Şırnak’ın İdil ilçesinde, sanırım Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, bir klasik müzik konseri düzenlemişti. Yöre insanları, “Bizi böyle mi çağdaşlaştıracaksınız?” diyerek eleştiriler yapmıştı. Bunun üzerine “İdil, İdil olalı böyle zulüm görmedi” diyen mizahi bir yazı yazmıştım. Ben de başka çevrelerce eleştirilere uğramıştım. 1997 yılında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin davetlisi olarak bir grup gazeteci 'çatışma alanları'nı gezdik.
Şırnak’taki askeri birliğe girdiğimizde, en üst perdeden, Beethoven’ın 9. Senfonisi çalıyordu. Generaller, göründüğü kadarıyla askerlerin müzik zevkini bu yolla değiştirmeyi düşünüyorlardı. Bu tür etkinlikleri düzenleyenler, ülke insanlarının yaşam kalitesinin, sanat zevkinin böyle gelişeceğine inanmışlardı.
Şurası bir gerçek ki insanlık yeni keşifler, yeni buluşlar ve bilimsel arayışlarla ilerliyor. Bu nedenle modern dünyanın, modern yaşamın örneklerini takip etme isteği ve çabası, yabana atılır bir çaba değil. Bununla birlikte, bu çaba zorlama ve göstermelik hale geldiğinde, birçok olumsuz sonuçla yüz yüze gelebiliyoruz.
Enes Kara’nın bir cemaat yurdunda intihar etmesinin, bir toplum mühendisliği projesinin sonucu olduğu tartışılıyor. Bu örnekte, dindarların çok eleştirdiği 'toplum mühendisliği' yaklaşımını üstlenenler cemaatler oldu, fatura onlara çıktı. Tarikatlar, cemaatler ve bazı dindar aileler, çocuklarının kendileri gibi dindar ve muhafazakâr yetişmesi için, bu yurtları tercih ediyor. Ancak büyük çoğunluğun barınma ve eğitime devam edebilme ihtiyacından ötürü bu yurtlarda kaldığı bir gerçek.