Melez siyaset ve fanatizm
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’le, 7. Narenciye Festivali günlerinde Mersin sahil boyunda yürürken, çok değişik eğilimden insanların, ona sevgi ve sempatiyle yaklaşması ilgimi çekti....
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’le, 7. Narenciye Festivali günlerinde Mersin sahil boyunda yürürken, çok değişik eğilimden insanların, ona sevgi ve sempatiyle yaklaşması ilgimi çekti.
Şöyle bir çıkarım yaptım:
Türkiye’yi kutuplaşmaya zorlayan, siyaseti bu kamplaşma üzerinden götürmek isteyenlere inat; toplum, kavgadan yana değil uzlaşmadan yana bir mesaj veriyor. “Melez siyaset” diye tanımladığım(ız) tarzın, siyasetin tüm düzeylerinde giderek ilgi gördüğü bir gerçek.
31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ve ardından gelen 23 Haziran 2019 İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde, toplumun bu tarz siyasetçilere yöneldiklerini görebiliyorum. Tabii henüz sürecin başlarındayız ve bu siyasetçilerin de eksikleri olabilir. Ama melez siyasetin zamanla oturacağını düşünüyorum. Bu yeni siyasetçi tipi, toplumun “öteki” sayılan kesimleriyle diyalog kurabiliyor, birlikte çalışmayı sürdürebiliyor, farklı partilerden olan ekiplerle ortak bir enerji yaratabiliyor, genç kuşağın dünyasına girebiliyor.
Tekçilik ve intikam
Bardağın boş tarafından bakarsak: Dünyayı “siyah” ya da “beyaz” gözlüklerle gören “tekçi” çizginin hıncı da son günlerde kaygılandırıcı düzeyde. Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın “ağırlaştırılmış müebbet”le cezalandırılıp ömür boyu içeride yatmalarını isteyenleri dinliyorum. Bu isteği duyanların bazılarının, bir siyasi kumpasla, uzun yıllar cezaevinde yatmış insanlar olmaları, mağdur olmaları, işi daha da dramatik hale getiriyor.