Abdurrahman Dilipak'a sordum: Deli mi, ajan mı, İslamcı mı, solcu mu, IQ'su kaç?
Ben deli severim, yüzüne karşı da açık açık söyledim zaten Abdurrahman Dilipak'ın. Kafası farklı çalışan, ne düşünürse düşün, neyi savunursa savunsun farklı bir kişiliği olan "deliler" Türkiye'nin entelektüel hayatının giderek azalan renkleridir.
AK Parti iktidarı döneminde kendisini bir anlamda ahlaki pusula olarak da konumladı Dilipak. Hem kutuplaşmaya karşı, hem şatafata. Hatta McKinsey'e bile. Bazen iktidara karşı en sert eleştiriler onun kaleminden çıkıyor, ama eskiden olduğu gibi pek televizyonlarda da görünmüyor. "Beni çağırmazlar, çünkü ne söyleyeceğimi kestiremezler," diyor.
Bense tam da bu yüzden, ağzından ne çıkacağını kestiremediğim için gidip kapısını çaldım. Çok uzun zamandır merak ediyordum.
Onu bulmak, boş anını yakalamak epey güç. Vakti çok kıymetli, çünkü yok. Bursa'dan Urfa'ya giderken, oradan Adıyaman'a geçecekken iki arada bir derede benimle buluştu.