Alaçatı'daki cinayeti kör bir balıkçı gördü
Metropol hayatının yazılı olmayan kurallarından biridir. Birileri bir yerde sorun yaratıyorsa, sokakta kavga çıktıysa, birileri mağdur durumdaysa yardım eli uzatılmaz, görmezden gelinerek yola devam edilir. İlk anda...
Metropol hayatının yazılı olmayan kurallarından biridir. Birileri bir yerde sorun yaratıyorsa, sokakta kavga çıktıysa, birileri mağdur durumdaysa yardım eli uzatılmaz, görmezden gelinerek yola devam edilir. İlk anda insanlık dışı görünen bu tavrın arkasında insanın kendini koruması içgüdüsü vardır. Zira sokaktaki şiddeti önleme amacıyla iyi niyetli müdahale etmeye çalışan kişi bir anda kendisini olayın mağduru olarak bulabilir. Önceki gün Alaçatı'da yaşanan cinayet de böyle bir olay. Sokakta kadına şiddet uygulandığına tanık olan iyi niyetli biri kavgayı ayırmak için müdahale ediyor, kavgayı ayırmaya kalkarken de etraftaki valelerin bıçak darbeleriyle hayatını kaybediyor. Metropolde bela gördün mü bulaşmayacak, uzaklaşacaksın. Kendini korumanın tek yolu bu. Ancak bu önermede ufak bir sorun var: Alaçatı bir metropol değil, küçük bir kasaba. Çeşme yakınındaki bu gözde tatil beldesinin "bir zamanlar ki" halini düşünüp nostalji yapmanın vakti çoktan geçti. Bu kasabada bir ana cadde, birkaç tane lokanta, bir kahve, üç-dört tane de butik otel vardı. Kendisini sonradan kasabanın karakterlerinden ilan eden Haşo bile dinci artık, kızarmış ekmeklerin üzerine zeytinyağı damlattığı günlerin...