Asıl hedef şebeke
YİNE Nazlı Ilıcak’ı şahsen tanıyan, Ahmet Turan Alkan ve Şahin Alpay’a yaşından dolayı sempati duyanlar var. Ama Altan kardeşler düşmüş, ağlayanları yok. İki...
YİNE Nazlı Ilıcak’ı şahsen tanıyan, Ahmet Turan Alkan ve Şahin Alpay’a yaşından dolayı sempati duyanlar var. Ama Altan kardeşler düşmüş, ağlayanları yok. İki kardeşin egosunu hiçbir şey sarsamıyor ve başkaları serbest kalabilmek için nasıl pişman olduklarını açıklamaya çalışırken onlar içeriden meydan okumaya devam ediyor. Emir erleri Mehmet Baransu gibi ikisi de adeta unutuldu. Nasıl bir nefret kazandılarsa, ilke adına bile onların serbestliğini savunan yok.
Tam da bu yüzden bir durup düşünmek gerekmiyor mu?
Ortada bir suç varsa bir suça alet olanlar var, bir de bizzat suç mekanizmasının önemli aşamalarında gönüllü olarak yer edenler. İki grubu birbirinden ayrıştırmak gerekiyor.
Bugün hapisteki tutuklu gazeteciler meselesinin kritik noktası bu. Yargıdan beklenen kandırılanla kandıran arasındaki farkı gözetmesi ve varsa eğer, gereksiz mağduriyetlere son vermesi.
BELGELERE İNANDI
Bu açıdan Nazlı Ilıcak’ı bir suç mekanizmasının karar vericisi, organik bir parçası olarak görmek mümkün değil. Nitekim, dün kendi savunmasında da dediği gibi üç aydır somut bir delil bekliyor.
Nazlı Ilıcak’ın tek bir suçu var, mesleki kariyeri boyunca hep ama hep yanlış pozisyon alması. Bu da mahkemelerin yetki alanına girmiyor; tartışması medya koridorlarında yapılır. Tıpkı Cumhuriyet’in değişen yayın çizgisi gibi.
Ilıcak’ın Ergenekon ve Balyoz davalarında televizyon ekranlarında canla başla FETÖ yalanlarını savunması, elindeki belgeleri sorgusuzca kabullenmesinden dolayı. Bir konuda hakkını yiyemeyiz: Ne söylediyse bir yere dayandırarak, dersini çalışarak, kanıtını göstererek tartıştı.