Bir düğün gecesi
DEMEK ki ilişkinin adam evliyken başladığı, erkeğin uzun yıllar iki kadını birden idare ettiği, sevgilisini gizlediği, “yuva yıkan kadın” kaygıları falan geride kalmış. St. Tropez’ye...
DEMEK ki ilişkinin adam evliyken başladığı, erkeğin uzun yıllar iki kadını birden idare ettiği, sevgilisini gizlediği, “yuva yıkan kadın” kaygıları falan geride kalmış. St. Tropez’ye uçanların kafalarında herhangi bir ahlaki soru işareti kalmamış ki abartıyı insanın gözünün içine sokan Şeymacunkutlamasına akın etmekte tereddüt etmemişler.
İlişkinin geçmişi var aslında. Son bir-iki yılda sosyal medyadaki fotoğraf patlamasına bakmayın, öncesinde adeta herhangi bir kanıt yok.
Kız tarafının her önüne gelene laf yetiştirmesi, kendi kendine bir figür olarak ortaya çıkması da yeni.
Eşi boşandıktan sonra freni patlamışçasına şöhretin tadını çıkarmaya başladı. Oysa uzun süre “öteki kadın” rolüne mecburdu, sesi çıkmıyordu.
Yargı da ilişkiyi uzun süre gizleyen erkek tarafından yana tavır aldı: Yayın yasaklarıyla bir başka ünlüden esirgenen ayrıcalık ona sağlandı.
SIFIR ÜRETİM
Erkek de kadın da zamanın ruhunun en tipik ürünü. Üretim adına hiçbir şey yapmıyorlar. Erkek, sınırlı yetenekle patron olunabileceğine dair bir masal satıyor kendi kariyeri adına. Yaratıcılığı epey tartışmalı, bir başkasının yaptığını alıp aynen uygulamanın ötesine gitmedi henüz.
Kadın ise sadece bu çağda ünlü olabilirdi, muadilleri dünyada da var ne de olsa. ABD’nin Kim Kardashian’ı varsa...
Peki cemaat (ima yok) neden alkış tutuyor, neden bu kadar hayran bir şekilde Dante’nin Inferno’sundan fırlamışçasına sabahlara kadar eğleniyorlar, gazetecisinden işadamına bu ilişki kutsanıyor? Konuklar da en az çift kadar bu reality show’un bir parçası.