Bülent Eczacıbaşı olayı
Bülent Eczacıbaşı'nı böyle bilmezdik. Silahlı adamlarla inşaat basacak, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye dayılanacak, polis-asker tanımaz, kanuna meydan okuyan bir görüntü çizecek, sadece servet sahibi...
Bülent Eczacıbaşı'nı böyle bilmezdik. Silahlı adamlarla inşaat basacak, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye dayılanacak, polis-asker tanımaz, kanuna meydan okuyan bir görüntü çizecek, sadece servet sahibi olduğunu için sıradan insanların üzerinde imtiyazlara sahip olduğunu düşünecek biri değildi o. Cumhuriyet'in ilanından sonra aristokrasi kalmadı Türkiye'de, ama aristokrasiye en yakın figürdü o. Zaten kaç tane böyle soyadı kaldı ki... Ama gelin görün ki Eczacıbaşı bir süredir halkın plajını kapatmakla, sahile mermer tuzu dökmekle, "vatandaş" rahat yüzsün diye "halkın" denize girişini engellemekle, hatta kaçak inşaat yapmakla anılıyor. Klasik müzik ve çağdaş sanata şahsen meraklı bir iş adamıyla kolay kolay yan yana gelmeyecek durumlar bunlar. Geçen hafta Eczacıbaşı'nın Bodrum'daki evinin yakındaki bir arsada çekilen görüntüleri gündeme geldi. Kısa video'ları izledikten sonra aklımdan ilk geçen Türkiye'de – aristokrat da olsa – hiç kimsenin arkasında durulmayacağı, birinin bir süre sonra illaki hayal kırıklığına uğratacağı düşüncesiydi. En kibar tabirle "Yakışmıyor," denir. Kaba, yeni sermaye sınıfının davranış biçimini andırıyor Eczacıbaşı'nın tavrı. Çıta...