Büyükada'da kanlı bir aşk cinayeti
Yaklaşık bir senedir masaüstümde bir PDF dosyası duruyor. Yiğit Karaahmet epey bir zaman önce yazdığı ama yayımlanması ancak bu seneyi bulan "Deniz Ne Kadar Güzel" adlı romanını önceden okumam için...
Yaklaşık bir senedir masaüstümde bir PDF dosyası duruyor. Yiğit Karaahmet epey bir zaman önce yazdığı ama yayımlanması ancak bu seneyi bulan "Deniz Ne Kadar Güzel" adlı romanını önceden okumam için birkaç arkadaşıyla birlikte bana da yollamıştı. "Ya beğenmezsem," korkusu bunun adı, dosyayı açamadım. Beğenmezsem yüzüne karşı söylemek zorunda hissedeceğimi, ister istemez kıracağımı biliyordum. Daha da fenası kamuoyuna karşı sırf arkadaşlık hatırına ayıp olmasın diye bir-iki satır karalayıp övmem gerekeceğini, ister istemez bu baskıyı hissedeceğimi de biliyordum. Neyse ki bu yazı o yazı değil. Meslek hayatım Türk basınında yakın arkadaşlarının birbirinden uyduruk romanlarını öven köşe yazarlarından nefret etmekle geçti; onlardan biri olmamak için de o PDF masaüstünde üzerine hiç tıklanmadan öylece bekledi. Romanı yayımlanınca okumaya karar verdim. Romanın yayımlanması epey zaman aldı. Türkiye'deki yayıncılığın çıtasını bir başka arkadaşımın bir başka yayınevine teslim ettiği dosyadan sonra aldığı yanıt bence çok net açıklıyor: "Ne roman ne öykü, biz bunu tam olarak anlayamadık,"demiş yayınevinin hayatı boyunca "novella" nedir duymayan editörü. Karaahmet'in romanı nihayet en yakışan...