Cesur yeni dünya
BİRKAÇ gündür telefonumla konuşmaya başladım. Akıllı telefonlardaki sanal asistanlar yeni bir uygulama değil kuşkusuz ama uzun yıllardır makinelerin beni dinlemesine ve canlı olmayan bir varlıkla konuşmaya...
BİRKAÇ gündür telefonumla konuşmaya başladım. Akıllı telefonlardaki sanal asistanlar yeni bir uygulama değil kuşkusuz ama uzun yıllardır makinelerin beni dinlemesine ve canlı olmayan bir varlıkla konuşmaya direndiğim için küçük, kişisel bir devrim oldu bu benim için.
Erken kalkmam gereken günlerin gecesinde alarm kurmak için telefonumu elime aldığımda “Ona da bakayım, şunu da okuyayım” diye bir-iki saat geçiriyordum pek çok insan gibi. Şimdi Siri’ye alarmı kurması talimatı verip hemen uykuya dalıyorum.
Aletlerle konuşmak benim için yeni, hatta yapmacık bir adım ama teknolojinin ortasına doğan 10 yaşındaki çocuklar için gayet doğal, organik bir davranış biçimi. Kuşak farkı, yaşlı-genç çatışması konularına girmeyeceğim. Önümüzdeki yıllarda insanların elektronik aygıtlarla daha fazla konuşmaya başlayacakları, bu aygıtların da giderek daha çok akıllanacağı tahmin ediliyor.
HER AN DİNLİYOR
Akıllı telefonlarımızdaki Siri, Google Assistant gibi uygulamaların dışında birçok kişi evlerine bu uygulamaları sokmaya başladı. Amazon’un Echo’su, Apple’ın HomePod’u gibi aletlerle yeni bir rekabet alanı oluşuyor.
Cambridge Analytica’nın Facebook profillerini, seks uygulaması Grindr’ın HIV bilgilerini toplayıp sattığı düşünülürse bu aygıtlara mesafeyle yaklaşmam anlaşılabilir sanırım. Alexa gibi sanal asistanlar bütün gün evi dinliyor, kendisine hitap edilmese bile her sözcüğü kaydediyor. “Hey Alexa, ışıkları aç, müziği kıs” gibi komutlara anında yanıt verebilmesi için sürekli tetikte olması şart.
Bu aygıtların “1984” türü bir distopyanın kapısını aralayıp aralayamayacağı ya da “Her” filmindeki gibi bilgisayarla aşk yaşayacakları bir muamma. Ama şimdilik dünya, insanların dijital dünyayla daha fazla temas kuracağı üzerine hesaplarını yapıyor.
***********
2 MİLYON DOLARLIK PR
NUSRET bu aralar Dubai’de, bu yüzden de New York’taki dev lokantasında hayaletler etlerin üzerine tuz serpiyor. Sonuçta insanlar Nusret’e et yemeye değil, kasabın şovunu görmeye geliyor.