Derin devlet, darbe ya da mahkeme
Donad Trump illaki gidecek, kendisi de gideceğini biliyor ama ısrarla uzatmaları oynuyor. Seçim yenilgisinin ilk saatlerinde bunu bir türlü yenemediği egosuyla açıklamak mümkündü.
Donad Trump illaki gidecek, kendisi de gideceğini biliyor ama ısrarla uzatmaları oynuyor. Seçim yenilgisinin ilk saatlerinde bunu bir türlü yenemediği egosuyla açıklamak mümkündü. Hayatı boyunca en çok korktuğu şey “loser” olarak anılmak sonuçta. Babası Fred ona dünyada iki tip insan olduğunu öğretmişti: Başarılı, iş bitirici “killer”lar ve hiçbir işe yaramayan ezik “loser”lar. Hatta “Joe gibi bir adaya kaybedersem utanç verici olur,” bile demişti seçimden önceki bir mitinginde. Bu utancı kabullenemiyor.
Ego hala geçerli, ama bir başka oyun da dönüyor. Son günlerde ABD’de Trump’ın yenilgiyi kabul etmemesini darbe, yargı savaşı, hatta derin devlet olarak yorumlayanlar çoğalıyor. İlk günlerde itidalli davranan Trump medyası bile yavaş yavaş seçim sonuçlarını tartışmaya açmaya başladı: Fox News’ün Trump yandaşı sunucuları Biden’ı başkan ilan eden kendi kanallarına canlı yayında çakmaya başladı. Senato’nun çoğunluk lideri (ve Trump’ın tak dediğini şak diye yapan) Mitch McConnell başkanın seçimi yargıya götürmek, sonuçlardan kuşku duymak gibi hakları olduğunu söyledi. Yenilgiyi kabul etmeme inadı tabanda da karşılığını buluyor. Politico’nun yaptığı ankete göre Trump seçmeninin yüzde 70’i seçim sonuçlarına inanmıyor. Yılın kelimesinin “post-truth”seçildiği sene göreve gelen bir politikacı için şaşırtıcı değil. Bütün dünyanın gözünün önünde bir rezillik yaşanıyor aslında, bu rezilliğin de uzamasına izin veriyorlar çünkü herkesin ayrı bir hesabı var.