Gazeteci ve Reis
Uğur Dündar'ın büyük oğlu Bora bir-bir buçuk yaşındayken ailece kısa bir tatile çıkıyorlar. Daha yeni seyahatten gelmişler aslında, ama evde de tadilat var, mecburen yine yola düşmeleri gerekiyor. Yakın...
Uğur Dündar'ın büyük oğlu Bora bir-bir buçuk yaşındayken ailece kısa bir tatile çıkıyorlar. Daha yeni seyahatten gelmişler aslında, ama evde de tadilat var, mecburen yine yola düşmeleri gerekiyor. Yakın bir yer akıllarına geliyor, Şile'ye gidiyorlar. Dündar gitmeden önce Belediye Başkanı'nı arayıp kalacak otel soruyor; oda servisi ya da tesis tavsiyesi için değil, sahibi şaibeli olmasın, mafyaya bulaşmasın, ileride "Uğur Dündar bile kaldı," denmesin diye. Kimin aklına gelir, değil mi? Sonunda bir otel buluyorlar, ailece Şile'ye gidiyorlar. Hava soğuk, denize girilecek gibi değil. Gündüzleri yürüyüş yapıyorlar, Bora çocuk parkında oynuyor. Parkın az ilerisinde ayrı, özel bir bölüm var. Dündar da merak ediyor; bu özel bölgede havuz başında birtakım adamların toplandığını görüyor, soruşturunca arazinin sahibinin Sedat Peker olduğunu öğreniyor. Pek çoğumuz böyle bir durumda işimize bakarız, seyahatimize kaldığımız yerden devam eder, karşılaştığımız bu durumu da belki ileride ya anekdot olarak anlatırız ya da unuturuz. Uğur Dündar ise önceki gün televizyonda aktardığına göre hemen otele dönüyor, apar topar Şile'den ayrılıyor. Paranoya mı, abartılı bir tedbir ve kuşkuculuk mu? Yoksa...