Görüşmenin 3 ana sonucu
ÇIKARLAR KONUŞUYOR: Bir yandan Türkiye’nin YPG’yle mücadelesinin yanında olduğunu söyleyen, diğer yandan Kürtlere silah temin eden ABD’nin klasik dış politika taktiği kendini belli etti. Trump yönetimi de...
ÇIKARLAR KONUŞUYOR: Bir yandan Türkiye’nin YPG’yle mücadelesinin yanında olduğunu söyleyen, diğer yandan Kürtlere silah temin eden ABD’nin klasik dış politika taktiği kendini belli etti. Trump yönetimi de tıpkı daha önceki başkanlar gibi kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor, pragmatik yaklaşıyor konulara. Kürtlerle işlerine yaradıkları (DEAŞ’la mücadele ettikleri) sürece ittifak yapacaklar.
Ancak Türkiye’nin mücadelesine destek vererek ittifakın sınırlarını da çiziyor Beyaz Saray. Otonom bir alan, bağımsız bir devlet girişimine Amerika’nın destek vermeyeceğini gösteriyorlar. En azından şimdilik. Bir süre daha ABD iki tarafı da idare etmeye, gittiği yere kadar her işine gelene mavi boncuk dağıtmaya devam edecek. Trump’ın şahsi yapısıyla da Amerikan devletinin “Ne istersek yaparız, kimse karışamaz” inancı örtüşüyor.
ESKİ TÜRKİYE VURGUSU: Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrinde Demokrat-Cumhuriyetçi farkı yine ortaya çıkıyor. İki partinin iş yapma biçimi farklı olduğundan bu durum dış politikaya da yansıyor. 8 senelik Demokrat Parti iktidarında Obama’nın Ortadoğu’ya yaklaşımı anlamak, dinlemek vehalkın kendi tercihlerine saygı duymak üzerine kuruluydu. Daha entelektüel bir yaklaşımı benimsemişti önceki başkan.
Cumhuriyetçiler ise dünyanın her ülkesi kendilerine hizmet etsin, kendi istedikleri gibi olsun istiyor. Anlamak, halkın hassasiyetlerini dinlemek gibi kaygıları yok. Tıpkı iç politikada olduğu gibi dış politikada da dayatmacılar. Ülkelerin mevcut dinamiklerinin bozulmasını, statükonun sarsılmasını istemiyorlar.
Trump’ın Kore savaşına, askeri ittifaklara vurgu yapması da bu farklı yaklaşımın sonucu. Türkiye’nin en önemli kayağının asker olduğunu vurguluyor aslında. Cumhuriyetçiler özünde “Eski Türkiyeci” ama Trump’ın net bir Ortadoğu politikasının da olmadığı anlaşıldı.
20 DAKİKANIN NEDENİ: Barack Obama paragraf uzunluğunda kitap cümleleriyle konuşan, akademik geçmişinden kalma özelliğini siyasette de kullanan bir hatip. Donald Trump’ın konsantrasyon problemi var, kelime haznesi sınırlı ve iş bitirici kişiliğiyle her şeyi hemen halledip hayatına devam etmek istiyor. Mesela televizyon izlemeyi, dış liderlerle temastan daha çok önemsediği iddia edilebilir. Kendisini Twitter’da 140 karakterle ifade eden bir liderden bahsediyoruz sonuçta.