Göz boyamak için yapılan yıkım
Bodrum'daki o çirkinlik abidesi gecekonduda yıkıma başlandı. Ama burada da bir tuhaflık var. Toplasanız en fazla birkaç bina yıkılacak o 365 rezidanslı, bilmem kaç tane otel odalı ucubeden.İnşaatın "kaçak...
Bodrum'daki o çirkinlik abidesi gecekonduda yıkıma başlandı. Ama burada da bir tuhaflık var. Toplasanız en fazla birkaç bina yıkılacak o 365 rezidanslı, bilmem kaç tane otel odalı ucubeden.İnşaatın "kaçak kısmının" fotoğraflarına baktım, yıkılsa ne olur yıkılmasa ne olur... Denize inen asansör, birkaç bodrum katı falan. Bir tek onlar yıkılsa sanki ucube güzelleşecek, çevre korunacak sanki... Ne fark eder...Binanın ruhsat alması ya da birkaç fazladan ek yapılması değil ki konu... Ruhsatlı inşaat yapılması bu inşaatın bir çevre katliamı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İçinde birkaç bina yıkılınca da hak yerini bulmuyor, bu çevre katliamına imza atanlar cezalandırılmıyor. Denize inen asansör yıkılsa ne olur? Zaten yeniden yaparlar o asansörü. Yasal olması bu inşaatın kabul edilebilir olduğu anlamına gelmiyor.Önemli olan buranın dümdüz edilmesi, doldurulan denizin boşaltılması, doğaya geri verilmesiydi. Böyle olmadı işte, göz boyamak adına yıkım başladı.İşin bir diğer kısmı da hiç kimsenin bu ruhsatı veren eski Bodrum belediye başkanı Mehmet Kocadon'dan bahsetmemesi. Muhalifler benzer durumlardaki AK Partili belediye başkanlarını haklı olarak eleştiriyor, topa tutuyor, ama iş kendilerinden birine gelince hiç sesleri çıkmıyor. Bu körlüğü, çifte standardı kabul etmek mümkün değil. Doğa katliamının siyasi partisi olmaz. En başta bu ruhsatı veren, verme cüretini gösteren o Kocadon topa tutulmalıydı.Ama Türkiye burası, kimi tutsanız elinizde kalıyor. Atlas dergisinin bu gecekondu otelin sahibinin sponsorluğunda gezi yaptığı ülkede muhalif partinin belediye başkanı da izinleri bol bol dağıtır. Alaçatı'da, Şişli'de farklı mı oldu sanki? Çarpıklık inşaatta değil ki sadece, sistemin kökeninde. Herkes çürümüş. *** Dünyanın sonu gelmek üzere