Gülben-Seren kavgasına dalıyorum
ANNESİ Nevin Teoman’ın izinden gitse aristokrasinin olmadığı Türkiye’nin prensesi olmuştu Seren Serengil. İtalyan bir anne ve Türk bir babanın kızı olan annesi onu bale ve dans dersleri, Montrö ve...
ANNESİ Nevin Teoman’ın izinden gitse aristokrasinin olmadığı Türkiye’nin prensesi olmuştu Seren Serengil. İtalyan bir anne ve Türk bir babanın kızı olan annesi onu bale ve dans dersleri, Montrö ve Londra’da okutarak bir heykel gibi şekillendirdi.
Ama kız, babaya çekmiş. Öztürk Serengil’in başlangıcı tiyatro olmasına rağmen o da eliti değil avamı seçmişti. Tiyatro sahnesini değil gazinoyu tercih etti. Sokağı sanatına taşıdı. Alaturka olmaktan gocunmadı.
Seren Serengil de 16 yaşında assolist olarak İbrahim Tatlıses’in kadrosunda çıkıverdi gazino sahnesine. Gerçek hayatta prenses olamadığı gibi magazin dünyasında o unvanların uzağında, bataklığın hep en diplerindeydi.
Beverly Hills sokaklarında Paris Hilton ve Kim Kardashian gezerken, 90’ların sonunda Bağdat Caddesi’nin de iki genç kızı vardı. Billur Kalkavan, hayatı boyunca soyadının ağırlığından sıyrılmak ister gibiydi. Punk oldu, “marjinal” dendi ama özünde aklı başında, kontrollüydü ve kendisini korudu.
Seren Serengil ise ne rezil olmaktan çekindi, ne de insanların onunla alay etmesinden. Hiçbir yeteneği olmamasına, yaptığı her işte başarısız olmasına rağmen kendi “markasını” bir şekilde nakde döndürmeyi başardı. Kolay değil, 30 yıldır gündemde.
Kardashian Ailesi gibi bir imparatorluk kuramadı belki. Ama hep Cadde’nin zengin kızı olarak kaldı. Şarkıcılığı denediği yıllarda çektiği bir klipte üstü açık Mercedes’in üzerine çıkıp dans ettiğinde kaporta çöktü. O zaman bile hiç umursamadı; önemli olan arabaya sahip olmaktı, isterse