"Herkes olur Ekrem olmaz"
Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında ne yaşanıyorsa bunun biraz abartı, biraz medyanın köpürtmesi, ucundan iktidarın kışkırtması veya en basitinden bir baba-oğul...
Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında ne yaşanıyorsa bunun biraz abartı, biraz medyanın köpürtmesi, ucundan iktidarın kışkırtması veya en basitinden bir baba-oğul çatışması olduğunu düşünüyordum. Ancak birkaç gündür kafamı CHP'nin içine soktum ve ortalığın sandığımızdan bile daha karışık olduğunu gördüm. CHP lideri ve belediye başkanı arasındaki gerginliği artık sıradan kelimeler açıklanmaya yetmiyor. Partiye yakın kaynaklar ciddi bir öfkeden ve restleşmeden söz ediyorlar. Üstelik bu bağın kopması birkaç günün, birkaç haftanın sonucu da değil. İmamoğlu'nun başkanlığa başladığının ikinci gününden itibaren sürüyor; CHP'liler İmamoğlu'nun "parti içinde bir parti" kurduğunu, her adımını Genel Merkez'e danışmadan attığından şikayetçi. Hepimizin gördüğünü elbette Kılıçdaroğlu da görüyor, etrafındakiler de çok kolay etki altında kalan genel başkanlarını sakinleştirmektense daha da dolduruyorlar. İmamoğlu'nun ilk günden kendisini bir belediye başkanı değil de cumhurbaşkanı adayı olarak konumlandırması; kendisine yakın medya kurup bazı gazeteciler üzerinden bu algıyı pekiştirmesi ve partiyi hedefe koyması; Meral Akşener faktörü, havuz müteahhitleri denilen iş adamlarıyla...