Kemal Kılıçdaroğlu'nun ortadan kaybolduğu sekiz saat
Washington D.C. Gazetecilikte isim takmayı Emin Çölaşan'dan öğrendim. Keşke onun kadar tutturabilsem. The Jefferson adlı otelin lobisinde dün check-in yapan gazetecileri izlerken onları başka karakterler gibi düşündüm....
Washington D.C. Gazetecilikte isim takmayı Emin Çölaşan'dan öğrendim. Keşke onun kadar tutturabilsem. The Jefferson adlı otelin lobisinde dün check-in yapan gazetecileri izlerken onları başka karakterler gibi düşündüm. İsmail Saymaz'dan mutlusu yok. Yeni dönemin Yavuz Donat'ı olma rolünü çok benimsemiş, CHP sözcüsü Faik Öztrak'la kanka muhabbetini kısa bir telefon konuşmasıyla böldü: "Kılıçdaroğlu'ndan özel demeç aldım, hemen girelim," diye İstanbul'la konuşuyordu. Tıpkı Donat gibi Saymaz'ın bu haberi de ne özel ne demeç ne de haber, ama her lider yanında bir Yavuz Donat ister. Cumhuriyet yazarı "Dr. Emmett Brown" ise artık "dede şakaları" (dad jokes) aşamasına gelmiş, heyete "Benim arkamdan bir işler çevirmişsiniz," diye takılıyordu. Bir yanda Minnie Mouse, bir yanda saat 15:00'teki öğlen yemeği randevusu yerine otelde biraz dinlenmeyi bekleyen, "Beyefendi'nin gelmesine daha çok var," diyen tanımadığım birilerinin arasında kendisine Clouseau demek istediğim ama yeteri kadar tanımadığım için benzetmenin oturmasından endişe ettiğim Karar'ın yayın yönetmeni vardı. Odasının anahtarını aldı ve yukarı çekildi hemen. Bu isimler Grateful Dead'in sadık hayran kitlesi "deadhead"ler gibi...