Metro
Bu durumu pandemiden hemen önce gözlemledim. Geceleri belli bir saati geçince eve dönmeye çekinmeye başladım. Hatta iyice gecikeceksem hiç çıkmaz oldum. Bir ara, 2020'nin başlarında kendi kendime New York'tan ne kadar...
Bu durumu pandemiden hemen önce gözlemledim. Geceleri belli bir saati geçince eve dönmeye çekinmeye başladım. Hatta iyice gecikeceksem hiç çıkmaz oldum. Bir ara, 2020'nin başlarında kendi kendime New York'tan ne kadar bıktığımı söyleyip isyan ediyordum. Dayanacak halim yoktu, bırakıp gitmeyi düşünüyordum. Hiç kimseyle görüşmemeye başlamış, sosyal hayatımı neredeyse sıfıra indirmiştim. Öfkemin, bıkkınlığımın ve başlangıç aşamasındaki münzeviliğimin tek bir müsebbibi vardı: New York metrosu. Gece oldu mu trene binmek işkenceye dönüştü. Metro vagonunda tuvaletini yapan, mastürbasyonla kendisini tatmin eden, bağıra bağıra konuşan ve anlaşılamaz bir konuda durmadan isyan eden, bir koca vagonu kokutacak kadar pisliğin içinden çıkmış, etrafını hiç umursamadan tren banklarında uzanan tiplerin yırtık kıyafetlerini, çıplak ayaklarını görmekten, yaktıkları sigarının dumanına maruz kalmaktan ya da seslerini duymaktan bıktım. Mücadele edecek gücüm zaten yok, tahammül de edemez oldum. Metro şehrin kalbiydi ve ele geçirmişlerdi. Onlara karşı kazanacak gücüm yoktu, tek seçeneğim eve kapanmaktı. New York metrosunun son yıllarda giderek bir problem olmaya başladığını fark eden sadece ben değilim...