Muhalif mahalleye kötü bir haberim var
Daha iyi arabaya binmek, daha yeni telefon alabilmek, daha çok konsere gidebilmek gibi süfli heveslerle başka bir ülkeye taşındığımdan beri Türkiye'de en uzun süre kesintisiz bu yaz kaldım. Gelmeden önce dışarıdan...
Daha iyi arabaya binmek, daha yeni telefon alabilmek, daha çok konsere gidebilmek gibi süfli heveslerle başka bir ülkeye taşındığımdan beri Türkiye'de en uzun süre kesintisiz bu yaz kaldım. Gelmeden önce dışarıdan bakan pek çokları gibi rakamlar, sosyal medya, köşe yazıları üzerinden okuma yaptığımda karşımda batmış bir ülke bulacağımdan emindim. Bu aynı zamanda Erdoğan devrinin kapandığı, muhalefetin seçimi kesin olarak kazandığı bir Türkiye demekti. Astronomik döviz kuru, enflasyon, yoksulluk sınırının giderek daha yukarıya çıkmasının başka bir açıklaması olamazdı. Beş ay önce de İstanbul'dayım, o zamandan bu zamana işler çok daha kötüleşmiş olmalıydı. Yola çıkmadan önce telefonda konuştuğum bir meslektaşıma "Ülke çökmüş durumda galiba," dedim. O da karşılığında "O kadar emin değilim," dedi, şaşırttı. "En iyisi gel kendi gözünle gör." Öyle de yaptım. Bir buçuk ay sonra dönüş yolunda ben de o kadar emin değilim. En çok da en merak edilen sorunun yanıtını bilmiyorum: Erdoğan gidici mi? Bence henüz değil. Giderek birçok kişinin de benim gibi düşündüğünü fark...