New York'tan arkadaşım Salman Rushdie
Salman Rushdie'nin dev külliyatında başyapıt sayılabilecek olağanüstü bir romanı var. Bir de o kadar kusursuz olmayan bir romanı daha var. Asıl şöhreti ne yazık ki en iyilerin bile iyisi anlamındaki "Booker of Bookers"...
Salman Rushdie'nin dev külliyatında başyapıt sayılabilecek olağanüstü bir romanı var. Bir de o kadar kusursuz olmayan bir romanı daha var. Asıl şöhreti ne yazık ki en iyilerin bile iyisi anlamındaki "Booker of Bookers" ödüllü "Geceyarısı Çocukları" yerine "Şeytan Ayetleri"nden geliyor. Aslında şöhrettense adı çıkmış demek daha doğru, çünkü Rushdie'yi sadece edebiyatın sınırları içinde değerlendirmek mümkün değil. İran'da 1989 yılında Hümeyni'nin başına koyduğu fetvadan beri o nereden baktığınıza bağlı olarak ya bir İslam düşmanı, ya ifade özgürlüğü sembolü, ya bir kahraman ya da hain. Bu toz bulutu altında gözden kaçan onun İngilizce dilinin en usta yazarlarından biri olduğu. Her yıl 14 Şubat'ta İran'da fetva yenileniyor, faize inanmayan bir ülkede değeri her sene katlanıyor. En son üç milyon dolara yaklaşmıştı. 89 yılında fetvayı çıkaran Hümeyni'nin emrini yerine getirip Rushdie'yi öldürene hem para verilecek, hem de cennete gitmesi garanti altına alınacaktı. Rushdie bu saçmalık yüzünden uzun yıllar İngiliz polisinin korumasıyla "Joseph Anton" ismiyle yarı-gizli bir hayat yaşadı, sonradan New York'a taşındı ve gizlenmeyi bıraktı. Ben de Salman Rushdie'yle bir gece böyle...