Sessizliğin sesi
Hemen hemen 20'li yaşlarının tamamı sabaha kadar müzik yapan kulüplerde geçmiş, hafta sonları eve uğramamış, nerede bir "after" varsa kovalamış biri olarak önceki gün Resmi Gazete'de yayımlanan müzik...
Hemen hemen 20'li yaşlarının tamamı sabaha kadar müzik yapan kulüplerde geçmiş, hafta sonları eve uğramamış, nerede bir "after" varsa kovalamış biri olarak önceki gün Resmi Gazete'de yayımlanan müzik yasağını desteklediğimi söylemeliyim. Asıl amaç gürültü kirliliğiyle savaş olmayabilir, pandemi bahanesiyle başlayan eğlence yasaklarını düzenli hale getirmektir belki esas niyet. Bu düzenleme yüzünden müzik sektöründen hayatını kazanan, eve ekmek götüren, komiden ses teknisyenine, sahne şarkıcısından otopark görevlisine kadar herkes yara alacaktır. Ön provasını geçen yaz gördük. Bu yasakla birlikte şehirlerimiz biraz daha renksizleşecek. Unutulmaz geceler, sabaha karşı bir mekandan çıkıp mantıcıya ya da kebapçıya gittiğimiz ve saçma sapan sohbetler ettiğimiz o anları yeniden yaşama ihtimalimiz nostaljiye hapsolacak. Özünde uyumayı sevmeyen, sabahlara kadar oturmayı adet edinen bir ülke – en azından ülkenin bir kesimi – için gece daha yeni başlamışken bitecek. Ama sesin kesilmesi gerekiyordu çünkü artık gürültü kirliliği özellikle yaz aylarında dayanılmaz bir hal almaya başladı. Akşam yemeği saatinde bile bangır bangır müzik çalınması normal karşılandı. Milyonlarca dolara...