"Yeter yeter… öleceksek ölelim"

Önce Taksim Meydanı düştü. Hep üzerinde kavga edilen, birilerinin sahip olmak için savaştığı bir simgeydi; fiziksel bir mekandan daha çok simgesel anlamı için mücadele verildi. Şimdi İstiklal Caddesi'ni kaybettik.

Önce Taksim Meydanı düştü. Hep üzerinde kavga edilen, birilerinin sahip olmak için savaştığı bir simgeydi; fiziksel bir mekandan daha çok simgesel anlamı için mücadele verildi. Şimdi İstiklal Caddesi’ni kaybettik. Gençlerin hayal kurarak bir ucundan diğerine dolaştığı, bir zamanlar cafe’lerinde fikir tartışmalarının yaşandığı, aşkların başlayıp bittiği, sarhoş olduğumuz, uykusuz kaldığımız, suçun, kaosun, ama aynı zamanda canlılığın, bir şehrin ruhunun, atan kalbinin de merkezi olan caddeye çıkmamız denetime tabi artık. Sayılı ve seçilmiş insanlara tanınan bir ayrıcalık gibi sokakta dolaşmak.

Bizi nasıl vurduğunu hala çözemediğimiz, nasıl kurtulacağımızı bilmediğimiz bir virüs yüzünden hepsi. Hayatta kalmak için bu fedakarlığı yapmamız gerektiğine ikna olduk. Bir gün zaten her şeyin normale döneceğini düşünüp sokağa çıkmamaya, evde oturmaya, insan ilişkilerini askıya almaya razı oluyoruz.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İktidar sofrası—ama hangi iktidar 28 Mayıs 2023 | 192 Okunma Taht kavgasını bu sefer kim kazanacak 27 Mayıs 2023 | 327 Okunma Bir oy bile önemli mi 26 Mayıs 2023 | 902 Okunma Muhalif önder 23 Mayıs 2023 | 321 Okunma Tersane Caddesi'nde gizemli bir buluşma 21 Mayıs 2023 | 211 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar