Anayasa cinayeti ve seyredenleri bağlayan totalitarizm
Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı bu hafta 'Anayasa cinayeti ve seyredenleri bağlayan totalitarizm' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Anayasal emir uygulanmadı. En önemli bağlayıcı hüküm. İşlerine geleni uyguluyor, gelmeyeni boş geçiyorlar. Bu iktidar dönemindeki kadar pervasızlık ülkenin geçmiş tarihinde görülmedi diyeceğim ama zenginleri severim diyor şişkonun “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz” lafı derhal burada yazıya girdi. Günahını aldık diyeceğim bugünü görünce.
Yargıtay diye bir kurum çıkıyor, “Ben Anayasa Mahkemesi’nden daha üstünüm” afra tafrası satıyor. Peki bu üstünlüğün anayasada yazılı mı, hayır. Ama Anayasa Mahkemesi’nin üstünlüğü yazılı. Cüppeli birtakım insanlar, Saray’ın görüş ve talimatlarının muhafızı ve uygulayıcısı olarak kendilerine yazılı olmayan yeni bir rol biçiyorlar.
Bunu tarih yazmıştır ve hesabını sorar. Görür müyüm bilmem...
CHP DEĞİL SORACAK OLAN
Onlar anayasaya sahip çıkacak bir mitingi bile yapacak yürekliliği gösteremediler. Bir bahane buldular. Asıl gerekçeleri “Konuyu saptırmayalım, esas meselemiz ekonomi yoksulluk” açıklamasını yaptılar.
Anayasayı savunmazsan yoksullukla da mücadele edemezsin. “Millet anayasa gibi bir üst kurumsal yapıyı anlamaz, tıpkı demokrasiyi anlamadığı ve takmadığı gibi... Mitingi yaparsak üstümüze gelirlerse kendimizi savunamayız...”
Böyle midir? Millete soruyorlar; güçlü olanın, sırtı iktidara dayalı olanın hukuku hep galip geliyor diyor: Hukuksuzluk, adaletsizlik, eşitsizlik... Yani diz boyu batak bu konu millet nezdinde, mahkemelere güven yerlerde sürünüyor.
Anayasa ve hukuk yoksa, sosyal hukuk devleti çöpse millet de yerlerde sürünür.
ANAYASA CİNAYETİNE EVET DİYENLER
Bir süredir yaşadığımız anayasanın derdest edilmesi sürecinde, Saray ve kurumsal yapının en üst yerlerine yerleştirilmiş, siyasi faydalı kişilerin yol açtığı felaket krizin yarattığı derin anayasal boşluğun başka nereleri kapsayacağı önemli bir soru...