Cumhurbaşkanı - Başbakan gerilimi ne sonuç verir?

Cumhurbaşkanı başkanlık rejimi konusunda düşüncelerini net bir şekilde “kuvvetler birliği-uyumu” yönünde açıkladıktan ve bu yönde bir kampanya başlattıktan sonra, şüphesiz ki gözler...

Cumhurbaşkanı başkanlık rejimi konusunda düşüncelerini net bir şekilde “kuvvetler birliği-uyumu” yönünde açıkladıktan ve bu yönde bir kampanya başlattıktan sonra, şüphesiz ki gözler Başbakan’a çevrilmiş durumda.
Başbakan Davutoğlu, bu aşamada her ne kadar Cumhurbaşkanlığı ile uyumluluğu öne çıkarmak zorunda olsa da, alttan alta derinden görüş farklılıkları var.
Bu farklılıkları, aslında ikisi arasında, yandaşlar arasında sürdürdüğü vekâlet savaşında da görüyoruz.
Tabii ilk akla gelen, Davutoğlu’nun yakın zamana kadar asli, şimdi de fahri başdanışmanlarından Etyen Mahçupyan ile Cumhurbaşkanı’nın başdanışmanlarından Yiğit Bulut arasında neredeyse kanlı bir ağız ve kalem dalaşıdır.

Müthiş bir vekâlet savaşı!
E. Mahçupyan, Burgazada Sakinleri başlıklı yazısında, hayvanları ve sahiplerini anlatırken, “Yüzeysel ve hafiften kibirli bir kalabalık, adayı bir iki hafta içinde istila eder. Bazıları köpekleriyle birlikte... Bunlar çoğunlukla tasmalı, biraz nörotik, şımarık, özentili, koket ve elit bir ‘zümredir’. Sahiplerine ‘bağlı’ olmanın ezikliğini sahiplerinin havalı duruşuyla telafi ederler” biçimindeki benzetmeli sözleri, Y. Bulut gibilerine ağır bir yanıt olarak algılandı.
Yetmedi, şunları da söyledi: “Rakiplerini oyun dışına itmek için yalan söyleyebiliyor, fitne sokabiliyor ve manipülasyon yapabiliyor. ‘Üstleri’ ile muhatap olduğunda ise yaltaklanıyor, ‘ne kadar müthişsiniz beyefendi’ klişesi çevresinde bir edebiyat üretiyor.”
Y. Bulut, E. Mahçupyan’a “Boşuna kim olduğunuzu iyice deşifre edip ortalığa çıkmayın. Birileri sizi besliyor, köşenizde duruyorsunuz, besleme konumunuzda yolunuza devam edin” şeklinde saldırırken, E.M’nin Erdoğan’a yakın Yeni Şafak gazetesindeki konumuna gönderme yapıyor ve onu gazeteye sızdırılmış kişi olarak nitelendiriyordu. Mahçupyan’a göre de “peşinde oldukları şey bir güçlü kişinin ardına gizlenerek dizginleri elde tutma isteği oluyor” idi.

Ama vekâletçilere gerek yok
Zaten Davutoğlu ile RTE arasında farklılıklar o kadar açık ki. Mesela o ünlü “akademisyenler bildirisi” üzerine Saray ve çevresi bir cadı avı başlatır, vatan hainliği suçlaması yöneltir, üniversitelere adeta atın bunları talimatı verirken, Davutoğlu “Hukuki ya da başka süreç olmadan, bu akademisyenlerle fikren mücadele etmeyi tercih ederim” diyecekti.
Başkanlık rejimi öngören anayasayı kabul ettirmek için referandum veya gerektiğinde millete, seçime gidilebileceğini savunan Saray ve çevresine karşı da Davutoğlu’nun görüşleri net:
“Türkiye’de herhangi bir şekilde erken seçim, baskın seçimden bahsetmek doğru değil. Türkiye’de en çok ihtiyaç hissettiğimiz; siyaset ve ortamın normalleşmesi. Hükümetin öncelikli hedefi Türkiye’nin her yerinde hayatı, siyaseti normalleştirmek. Gittiniz seçime, tekrar aynı neticeyi alamadınız, anayasa çoğunluğu yok; bunu nasıl izah edeceksiniz... Türkiye’de bu tür beklentilerle seçime giden herkes kaybetmiştir. MHP üçlü koalisyonda yapmıştı bunu; seçime gitti, dışarıda kaldı... Sayın Cumhurbaşkanımız da hep seçimlerin vaktinde yapılmasına önem vermiştir.”
Üstelik RTE’ye gönderme yaparak. Davutoğlu, Parti ve hükümet koltuğuna yerleştikçe, şüphesiz güç kazanıyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İnsan olma kimliği boğulmaya çalışılıyor! 21 Kasım 2024 | 135 Okunma Harbiye’yi kapatın! Yoksa teğmenler Ata’nın hep silah arkadaşları olacak! 19 Kasım 2024 | 358 Okunma Devlet Bey, bir adım sonrası için planınız ne? 18 Kasım 2024 | 306 Okunma Adalet bakanı ve devekuşu politikası 17 Kasım 2024 | 85 Okunma Bahçeli profil videosu, el yükseltme, şifre çözme 14 Kasım 2024 | 390 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar