‘Duruma tarihçi olarak baktığım için karamsar değilim...’
Geçen cumartesi İki Bilge Konferansı “Yakın Geçmişe Saygı” temalıydı. Bozkurt Güvenç ve Doğan Kuban konuya yaklaşımlarında birbirlerini tamamlayarak, nefis...
Geçen cumartesi İki Bilge Konferansı “Yakın Geçmişe Saygı” temalıydı. Bozkurt Güvenç ve Doğan Kuban konuya yaklaşımlarında birbirlerini tamamlayarak, nefis bir üniversite konferansı sundular. Salon bu kez üniversiteli gençlerin hücumuna uğrayınca doldu taştı!
Şüphesiz günümüzün moda siyaseti olan, geçmişi silme ve yerine Osmanlı’yıgeçirme veya yakın geçmiş diye de sahtekâr tarih yazılımını geçirme çabası ilginç bir konudur. İktidar kendisine bütünüyle yeni bir geçmiş-tarih inşası çabasındadır. Ve ilginç bir şekilde 100 yıl öncesinin hesabını, çökmüş ve dağılmış bir Osmanlı İmparatorluğu’nun yanı başımızdaki “parçalarını” ele geçirmeye yönelik bir politika izlemektedir.
100 yıl öncesinin her türlü mevtasını canlandırma gibi.. Adeta bir zombi yaratma politikası! Olay öbür dünyada geçmiyor, yeryüzünde geçiyor!
Konuya bu girişten sonra bilgelerimizin söylediklerine kısaca göz atacağız.
İflah olmaz bir iyimser
Doğan Kuban “Duruma tarihçi olarak baktığım için karamsar değilim” dedi. O iflah olmaz bir iyimser! Geniş kitleler ise günün siyasi kuşatması ve saldırısı karşısında köşeye sıkışmışlığın umutsuzluğu içinde. Her zaman söylerim, geniş açı bakışı çok önemli. Bugünler eninde sonunda geçecek. Tabii süreçte ülkenin ve insanımızın ne bedeller ödeyeceğiyle ilgili bir yönü var. Bizi bunaltan bu!
Peki, bu yaşadıklarımızın kökeni nedir? Niye ülke her bakımdan bu yer yer arkaik yönetimi ve sorunları aşamıyor,yeniden yeniden önümüze geliyor?
Kuban’ın yanıtı şu: Osmanlı toplumunun tarihsel mirasını sırtladığımız için cahil toplumu aşamıyoruz. Demokrasi bir moda, bizde yok ama moda olduğu için ağızlardan düşmüyor. Tıpkı bir güzel kadın resmi gibi bir şey.
Kuban bu konuyu şöyle açımlıyor: Osmanlı ile Avrupa’nın karşılaştırmalı uygarlık tarihini yazmak için 5 yıl uğraştım. Ama yazamadım. Çünkü Avrupa’da yapılanların,üretilenlerin Osmanlı’da karşılığı yoktu. Koca bir sıfırdı! Osmanlı Türklerinin düşünce, buluş, büyük insan olarak insanlığa mal ettikleri kimse olmadı. Nematematikçi ne filozof ne başka bir şey. Tabii dikkat çekici bir örgütlenme yapısı vardı.