Hangi umut? Nereye? Ve ‘Zorluk Çıtası’...
Planladığım dünyada bilimdeki büyük atılımları sonraya bırakıp, 2018’ın karamsar tablosunu paylaşmaktan kendimi alamıyorum. Yılbaşı günü hiç mi umutlu ve olumlu mesajın yok diyenlere...
Planladığım dünyada bilimdeki büyük atılımları sonraya bırakıp, 2018’ın karamsar tablosunu paylaşmaktan kendimi alamıyorum. Yılbaşı günü hiç mi umutlu ve olumlu mesajın yok diyenlere, çok özür, inşallah maşallahlarla avunacak ne zaman var ne de iştah...
Yo hayır, bu milletin iktidarı eninde sonunda fazla uzamadan değiştireceğini biliyorum, bu farklı. Ama bedeli ağır olacak ve özellikle eğitim ve hukuk olarak çok yönlü çökmüş bir Türkiye’yi ayağa kaldırmak çok sancılı olacak.
İktidarın Türkiye’yi yönetimi zorlaştıkça, baskısı ve özgürlükler düşmanı yüzünün artması kaçınılmaz gibi duruyor.
Hele hele seçim yoluyla iktidarı kaybedebileceklerini gördükçe, buna yönelik alabilecekleri önlemlerin neler olabileceğini sıraladıkça, karamsar olmamak mümkün değil. Ama sanırım demokrasi de, bu “zorluk çıtası”ni aşmadan da gelemeyecek ülkeye.
Fütursuzluk korkutucu
Fütursuzca, hiçbir şeyden korkmadan, anayasa ve yasaları çiğneyerek ilerleyen iktidar.. özellikle eğitimde, hukuksuzluk ve adaletsizlikte...
Şu işe bakın: Arkadaşımız Emre İper (Hoş geldin Emre!), telefonunda ByLock programı olmadığı, alçaklar tarafından telefonları internetten ByLock server’ına yöneltildiği bilindiği ve uzman raporları bulunduğu halde, bir yıl bırakılmadı.
Ahmet Şık, kendisine yöneltilebilecek tek ciddi bir suçlama olmadığı ve Cemaati teşhir eden iki tane kitabı bulunduğu halde “Fetöcülük”ten içeride tutuluyor. Yöntemleri ve davranışları, hukukla ilişkileri, Cemaatin zulmünden farksız. Bir madalyonun iki yüzü!
Murat Sabuncu, Akın Atalay, iktidara karşı bir gazetenin yöneticileri oldukları için içeride tutuluyor. İddianam...