İktidar yürüyüşü: 20 aylık dönem için düşünceler
Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü” iktidarın sinirlerini germeye başladı. Cumhurbaşkanı’nın “hükümetin lütfu ile yürüyorlar”...
Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü” iktidarın sinirlerini germeye başladı. Cumhurbaşkanı’nın “hükümetin lütfu ile yürüyorlar” sözü ilginçtir. Tıpkı yargıya müdahale ediyorsunuz, sizi de çağırırlar, ifadesi gibi.. Üst üst yapılan açıklamalar iktidarın yürüyüşçülere karşı kıpır kıpırlığının işaretleri.. Ne yapsak da buna bir son versek düşüncesi gezinip duruyor.
Özgürlüklerin sınırı, diğer kişi özgürlüklerinin sınırında biter, örneği çok sık kullanılır. Bu yanlıştır, sadece yasalarda kayıtlı olmayan özel durumlar için düşünülebilecek bir kıyaslamadır.
Özgürlüklerin sınırını sadece anayasalar, yasalar belirler. Diyelim bir ülkeyi yönetenin özgürlük anlayışı dar, sınırı çok ince ise hapşırmayı bile kendi özgürlüğüne bir sataşma / saldırı olarak görebilir.
Özgürlüğü lütfetmek
Bu nedenle herkesin sınırını belirleyecek olan, herkese eşit uzaklıkta olması gereken yasal ve anayasal özgürlüklerden bahsedebiliriz ancak. Ama biliyoruz ki, yöneticiler anayasal özgürlükleri ve hakları da kendi anlayışlarına göre yorumlayabilmekte ve ak ile kara tablosu ortaya çıkabilmektedir.
Hele bir ülkenin yönetimi yargı gibi kurumları tamamen denetimi altında tutuyorsa, tüm ülkede anayasal yerine, yönetimin özgürlük anlayışı ve sınırları geçerli olur.
Yönetim anayasal bir hakkın kullanımını, kendilerinin bir lütfu olarak görür. Lütfun da bir sınırı vardır, sabır devreye girer, her sabrın da bir sonu vardır.
Bakalım uzun yürüyüş boyunca neler yaşayacağız.