İşaretler kötü, nereye gidiyoruz?
Türkiye hızla anayasasız bir döngüye girdi. Anayasa Mahkemesi’nin kararları iktidarın siyasi duvarlarına, iktidarın milletvekillerinin Meclis’teki saldırılarına uğruyor.
Anayasa Mahkemesi’ni Yargıtay tanımıyor. Böyle bir şey olabilir mi? İktidarın ortağı tanımıyor, hatta mahkemenin ortadan kaldırılmasını istiyor.
İktidarda bir kısım, Can Atalay üzerindeki kilitlenmeyi, Anayasa Mahkemesi’nin yok hükmü gereğince çözmek istiyor. Buna inandığı için değil, Atalay’ın milletvekili olarak Meclis’e dönmesini istediği için değil, Atalay kilitlenmesi ekonomiyi de kilitlediği için.
Fakat Saray bunu yapabilmek için bile iktidarsız.
Üzerinde MHP kilitlenmesi ve bu konuda kendisinde bile bir iradesizlik egemen.
İNSANLAR İNANMIYOR
İktidar dışındaki kimsede pahalılığın önlenebileceğine ilişkin bir inanç yok.
Piyasanın etkin güçleri, yargı üzerindeki derin siyasi vesayetin, ekonominin normal kuralları çerçevesinde ilerlemesini önlediğini görüyor.
Dışarıdan kaynak girmiyor ülkeye. İte kaka Çinli şirkete verilen büyük tavizlerle alınan bir yatırım sözünü, ekonominin iyiye gideceğine ilişkin bir olgu olarak kullanmak istiyor.