‘Midas’ın kulakları eşek kulağı’ diye bağırma, duyarlar!
Devletin maaşlarını ödediği tüm kurumlarda, aykırı bir görüş olamaz, barınamaz, dile getirilemez. Aksi olursa kapının önüne konur.Örnek: bakınız üniversitelerden atılanlar. Hukukçular...
Devletin maaşlarını ödediği tüm kurumlarda, aykırı bir görüş olamaz, barınamaz, dile getirilemez. Aksi olursa kapının önüne konur.
Örnek: bakınız üniversitelerden atılanlar. Hukukçular, siyasal bilgiler hocaları, kamu haklarını savunanlar.
Bu iktidarın nereden nereye geldiğini anlamanın çok önemli bir örneği Prof. İbrahim Kaboğlu: Bir zamanlar Başbakanlığın İnsan Hakları Danışma Kurulu üyesi ve başkanı ikeeeeen... Şimdi aynı güç sahipleri tarafından üniversiteden atılıyor.
Çünkü Kaboğlu şu sıralarda Başkancı sisteme hayır üzerine ciddi - bilgilendirici yazılar yazıyor, toplantılara katılıyor.
Gerçi, iktidarın saflarında destekçilik yaparken şimdi içeri tıkılanlara bakarak, “şükredenler” olabilir!
Ama kamuoyunun önünde tüm muhalefet yapanların, bir adım sonra “hayırdiyerek kamu huzurunu bozuyor” suçlamasıyla karşı karşıya kalmaları olasılık dahilindedir.
Zaten iktidar liderlerinin “hayır diyenler teröristtir, teröristlerle birlikteler, çünküonlar da hayır diyor...” ancak ahlaksızlık denebilecek söylemlerine bakılacak olursa, “kamu huzurunu bozma” konusunda savcılara el kol sallıyor da olabilirler.
‘Daha ileri demokrasiye’ geçer miyiz?
Hele referandumu kaybedebileceklerini görsünler, birden “daha ileri bir demokrasi sürecine” gireceğimiz kesin...
“İleri demokrasi”nin anlamını 15 yıllık iktidarları döneminde çok net anladık... İleri demokrasiye geçtikçe, tüm demokrasi göstergelerinden en altlarda sürünen bir ülke yarattılar.
Şunun altını çizeyim: İktidarın salt “kamu kurumlarında, üniversitelerde” çalışanlara karşı tahammülsüzlüğü olduğunu sanıyorsanız yanılırsınız.
Üniversiteler dışındaki kamu kurumlarında zaten tek bir farklı ses çıkmaz. Oraları halledilmiş durumda. İktidarı ister desteklesin ister desteklemesin, ses çıkarmamayı hayat onlara öğretmiş durumda.