Nasıl bir muhalefet... Bu ‘zafer’ neyin göstergesi? Ve: Babıâli’de Cinayet
Bugün 1 Mayıs, Emeğin Bayramını kutluyorum. İktidar ve egemen sınıflar tarafından adım adım gasp edilen Emek, tüm iktidarlara karşı savunulan bir üretici güçtür. “Emek artık iktidara geldi”...
Bugün 1 Mayıs, Emeğin Bayramını kutluyorum. İktidar ve egemen sınıflar tarafından adım adım gasp edilen Emek, tüm iktidarlara karşı savunulan bir üretici güçtür. “Emek artık iktidara geldi” diye bayrak sallayan ve yine tüm artı değerini emeğin üzerinden çıkaran “sosyalist iktidarlara” karşı bile, hatta daha da güçlü savunulması gereken bir güç...
...dedikten sonra bizi bekleyen yakın geleceğe bu kez muhalif güçler tarafından bakalım.
Referandum sonuçlarına bakılarak şöyle bir söylemle söze başlanıyor: Yüzde 48.6 sol oylar..
Ben de “ne ilgisi var” diyorum.. Yok hayır, gerçekten yüzde 48.6 sol oylar olsa içimi sadece bir sevinç kaplar. Kimse havalara girmesin. Bu yüzde 48.6 için söyleyebileceğimiz tek şey: Demokrat oylar’dır.
Tek sorulu bir ‘kamuoyu yoklaması’
Her şeyde tek yetkili ve denetlenmesi yasalarca bile çok zor bir kişiye, bu kişinin görünen isminin de RTE olduğu biliniyordu, böyle bir otoriter anayasaya Evet mi Hayır mı.. Bu kadar.
Hayır’ın içinde kim olursa olsun, demokrattır.
Evet’in içindekiler de, iktidardan veya şu şekilde nasiplenenler, pay alanlar, sadaka alanlar, bilinçsizler, cahiller, “bu iktidar döneminde para yüzü gördük” diyen yoksullar ve iktidarın yeni yarattığı orta sınıf... Şüphesiz ki, ne olursa olsun, tüm yaptıklarına rağmen (vardır bir bildikleri, derler!) İslamcılıklarından ötürü oy verenler...
Ve iktidar gözden düşmeye başlayınca, bunların önemli bir kesiminin de kopacağını bilelim.
Büyük bir demokrat kitlenin varlığı ortaya çıktı, referandumun kesin hesabı budur. Türkiye’de müthiş bir demokrat kesim var: MHP’lisiyle birlikte...
Bu kitle, Cumhuriyetin her şeye rağmen sağlam temeller üzerinde durduğunun göstergesi olarak da kabul edilebilir.
Kürt kardeşlerimin önemli bir çoğunluğunu da dahil ediyorum. Biz birlik içinde beraber yaşamanın ilkelerini ve formülünü eninde sonunda bulacağız. Savaşsız, birbirimizi anlayarak, bu ülkenin tüm güzellik ve nimetlerini ve üretimini ve kazancını paylaşarak... Bunun koşullarını oluşturacağız. Başka çaremiz yok.
Umut yaratmalı
Ortaya çıkan demokrat kitle gerçeğinin sadece umut yaratması gerekir.
Zamanın demokrasi lehine işleyeceğini düşünelim. Dünyadaki muhafazakâr yükselişin çok başka temelleri var, onlar kaybettiklerini korumak ve yeniden kazanmak istiyorlar...
Bizde ise sadece demokratlık yükselebilir. Çünkü kaybedeceğimiz bir refah yok, tam tersine kazanmanın peşindeyiz. Dahası, bu iktidar döneminde trilyonların ülkeye akması ile kazandıklarımızı, yine bu iktidar sayesinde kaybetmek tehlikesi ile karşı karşıyayız!