Özgürlük ‘karşı medya’da; bu tarafta ise ‘sorumsuzluk’ var

Beyaz’a yapılan iktidar saldırılarına, bir de yargısal soruşturma eklenmez mi? Küçük dilimi yutacaktım okuduğumda! Aklıma gelen ilk söz şu oldu: Aptal dostun olacağına, akıllı...

Beyaz’a yapılan iktidar saldırılarına, bir de yargısal soruşturma eklenmez mi? Küçük dilimi yutacaktım okuduğumda! Aklıma gelen ilk söz şu oldu: Aptal dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun. Şüphesiz, hendeklerin arkasındaki silahlıların, isterse 16-17 yaşında olsun, hoş görülmesi ve onlar için “Çocuklar ölüyor” denmesi, kabul edilebilecek değil. 
Ülkemdeki o çok ünlü mü ünlü “barışseverler”in, aynı zamanda PKK karargâhlarına, HDP merkezlerine doğru da yürüyerek, “Çocukları öldürmeyin!” diyecekleri zamanın gelmesini bekleyenlerdenim! 
Ben “Çocuklar ölüyor” derken, kasıtlı veya kasıtsız, arada kim vurdu’ya giden, kapalı kaldıkları evde arada sırada vurulup veya hastalıktan bakımsızlıktan ölenleri kastediyorum. Tabii çatışmanın taraftarı olmadığı halde vurulan en az 160 sivil insanı. 
PKK’nin, buradan gideceği yol, kazanacağı bir şey yok. Hendek ve kurtarılmış bölgeler savaşı, sadece PKK için “kahramanlar, şehitler, yiğitler” mitinin, efsanelerinin yaratılmasına ve yeni çatışmaların bu mitlerin üzerine kurulmasına yarar... Bir de başkanlık rejimine yardımcı olur. Ve ülkenin genelinde ve medya üzerinde baskı rejiminin artmasına, demokratik hak ve özgürlüklerin bile savunulamayacak duruma gelinmesine yol açar. 
O günleri yaşıyoruz.

Durmadan linç et bakalım 
Ama bir kadının televizyona bağlanıp çocuklar ölüyor demesinin, “karşı medya” tarafından, gazetecilere, şovmenlere yeni bir saldırı vesilesi yapılması, nasıl bir bataklık ve linç kampanyaları içinde yaşadığımızın kanıtıdır. 
Bu “karşı-medya” ki, iki yıl önce iktidarın “çözüm sürecini” aldatıcı propaganda diye niteleyen, bu böyle olmaz diyen muhaliflere de, yine aynı terane ile “vay çözümün, barışın düşmanları, anaların ağlamasını isteyen vatan hainleri” diye saldırıyordu.
Linç etmek, her durum ve koşulda, sizlerin elinde! O gün de katilliği oynuyordunuz, bugün de aynı oyunu sürdürüyorsunuz.

İkinci küçük dilimi yutarken 
Cumhurbaşkanı’nın, Çalışan Gazeteciler Günü’nde ağzından bal damladı, okuduğumda ikinci küçük dilimi daha yuttum (bu ülkede yaşadıkça geride daha çok var, merak etmeyin!). Diyordu ki: 
“Büyük, köklü ve güçlü ülkeler çok sesli, renkli, etkin, modern teknoloji ile donatılmış basın yaygın organlarına sahiptir. Medya bağımsız olmalı, basında çalışanlar, gazeteciler, haberciler ne kadar özgür olursa, o ülkenin demokrasisi de o denli güçlü olur.” 
Ülkemizde olmayan bir şeyi tarif ediyor Cumhurbaşkanı. Bu da bir yöntemdir! Hiç üstünüze almazsınız, öyle olması gerekir dersiniz. Basın özgürlüğünün yokluğundaki rolünüzü es geçtiğinizde arka planda şu itiraf görülür: Evet olması gerekeni söylüyorum ama elimden gelmiyor özgürlük, ne yapayım! 
Özgürlüğü sevmemesinin bedelini tabii ki birileri ödeyecektir. Mesela Can ve Erdem. Tabii ki Beyaz... Ve diğerleri. Ve medya üzerinde alabildiğine artan yok edici baskı...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İnsan olma kimliği boğulmaya çalışılıyor! 21 Kasım 2024 | 135 Okunma Harbiye’yi kapatın! Yoksa teğmenler Ata’nın hep silah arkadaşları olacak! 19 Kasım 2024 | 358 Okunma Devlet Bey, bir adım sonrası için planınız ne? 18 Kasım 2024 | 306 Okunma Adalet bakanı ve devekuşu politikası 17 Kasım 2024 | 85 Okunma Bahçeli profil videosu, el yükseltme, şifre çözme 14 Kasım 2024 | 390 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar