Suriye: Kaybedilen onlarca yıl ve hayal olan rüyalar
Cumhurbaşkanı, Beşşar Esad ile görüşme hazırlığında.
Kaç yıl önce, Üsküdar’dan Şehir Hatları vapuruna bineceğim. Derken tanıyan bir görevli laf atıyor: “Orhan Bey TV’lerde Suriye’den çekilmeliyiz, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmalıyız, diyorsunuz. Girdiğimiz yerler artık bizim, orada Ankara idari teşkilat bile kurdu, PTT hizmeti veriliyor, Türkiye ile entegrasyon sürüyor, görmüyor musunuz? Artık boş şeyler konuşmayın, tam tersine topraklarımız genişliyor teşekkür edin...”
Ben de hiçbir ülke çağımızda kendi toprağını başkasına yedirmez, yüzyıl kavga konusu olur ve geri alır, ayrıca görmüyor musun ABD ülkeyi üçe bölüyor...
‘ULUS YIKICILIĞI ZAMANLARI’
Evet, Erdoğan’ın Türkiye’yi büyütme politikası, bir imkânsızı denemeydi. Bunun için cihatçı gruplar mı desteklenmedi, ÖSO komik şekilde Milli Suriye Ordusu mu yapılmadı, hâlâ maaşları ödeniyor. Onlar da Türk düşmanlığı yapıp bayrak yakıyorlar. Sözde bu “milli” ordu ve Türk ordusu ile herhalde Şam işgal edilecekti!
Davutoğlu’nun teorisi gereğince Suriye Osmanlı bakiyesiydi. Osmanlılık, Osmanlıcılık politikası da bu teorinin zeminini oluşturuyordu.
Ahmet Bey imparatorluk çağında yaşıyor ve 1700-1800’lerden itibaren ulus devletler çağına geçildiği olgusunu bilerek ve isteyerek atlıyordu. (Eleştirel bakışım için bakın: Ulus Yıkıcılığı Zamanları, ulusalcılık üzerine yeni bir deneme, Cumhuriyet Kitapları)