Yaşasın Cumhuriyet ve ‘Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür’ toplum ütopyası
Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesilleri yetiştirmesi için Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan eden, yokluk içinde büyük varlıklar yaratan Atatürk ile silah, düşünce, sanat ve bilim arkadaşları!
Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesilleri yetiştirmesi için Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan eden, yokluk içinde büyük varlıklar yaratan Atatürk ile silah, düşünce, sanat ve bilim arkadaşları!
Cumhuriyet, hür (özgür) fikirli insanların ülkesi içindi...
Cumhuriyet, irfanı hür (anlaması, bilgisi, kültürü, gerçeğe ulaştırıcı güçlü sezişi bir doğmaya bağlı olmayan) nesiller içindi...
Cumhuriyet, vicdanı hür insanlar içindi. Yani bağlı, bağımlı vicdanlar olmayacaktı.
Cumhuriyetin ütopyasıydı fikri hür irfanı hür vicdanı hür bir toplum ve milletin doğuşu.
Atatürk öyle bir ütopya peşinde koştu.
Herhalde tüm ütopyalar gibi topyekûn gerçekleştirilmesi mümkün olmasa bile o yolda yürünmesi, koşulması mümkündü.
Bu ütopyayı gerçekleştirme görevini de öğretmenlere verdi.
Çünkü yeni nesiller, okullarda ve öğretmenlerin elinde yetiştirilecekti.
‘İrfan Ordusu’
Atatürk daha 1920 yılı temmuzunda, henüz Kurtuluş Savaşı’nın kan ve barutu içinde, henüz Samsun’a çıkmasından 14 ay sonra Ankara’da Muallime ve Muallimler Cemiyeti’nin (Kadın ve Erkek Öğretmenler Derneği) kurulmasına ön ayak oldu.