Yüzyıllık acı kadere nasıl son verilir? Bir öneri
Ortadoğu’yu “sakinleştirmek”, bir işbirliği ve dayanışma modeliyle bir bölge dışı büyük devletlerin buradaki 100 yılı aşkın emel ve karıştırıcılığına nihai bir...
Ortadoğu’yu “sakinleştirmek”, bir işbirliği ve dayanışma modeliyle bir bölge dışı büyük devletlerin buradaki 100 yılı aşkın emel ve karıştırıcılığına nihai bir duvar örmek, öncelikle Türkiye ile İran’ın öncü rol almasını gerektirdiği açıktır.
Bazı okurlar not yolluyor: Ne yani yüzümüzü Doğu’ya mı döneceğiz, Doğu’nun demokrasiden uzak tam veya yarı dikta ile yönetilen rejimlerine...
Böyle bir şey söylenmiyor yazılarda; herkesi derinden etkileyen yanı başımızda bir bölgenin yüzyıllık acı kaderine nasıl son verilir? Bir düşünce ileri sürülüyor ve çare aranıyor.. Oradaki olayları “tarif etmek - anlatmak” bize bir şey kazandırmıyor, ötesine bakmak gerekiyor.
Türkiye, tam da coğrafi konumuna, Batı ile Doğu arasındaki köprü rolüne uygun, uygarlığın ve çağdaşlığın kalbinin attığı Batı ile ihtiyacımız olan ilişkiler içinde bir “ileri üretici olmak”... Doğu’sunda ise, kargaşalığa son vermek, “AB içindeki dayanışmaya örnek” bir yapı kurmak, Avrupa ile Ortadoğu arasında bir iletişim ve üretim kayışı olmak..
Türkiye’nin öncelikli rehberleri
Türkiye, İslam ülkelerini bir sömürü ve uşak paspasına dönüştüren “siyasal - din tüccarlığının egemen olduğu” bir yapıya doğru evrilerek bunu aslagerçekleştiremez. Üstüne üstlük, bir çöküntüye dönüşür.
Bu nedenle demokrasi ve hukuk ülkesi normları bir nolu rehberi olmalı ülkenin. Bir kişinin iki dudağı arasına sıkışıp kalmış, eğitimin medreseleştirilmeye çalışıldığı ve köktendinci selefiliği körükleyecek yapıları ortaya çıkartacak bir ülke manzarasında, bir çağdaş gelecek hayal bile edilemez.
Türkiye dahil, İslam ülkelerinin en çok ihtiyacı olan, bilim ve teknoloj...